top of page
Ara

Tecentriq (Atezolizumab) Akciğer (Küçük Hücreli Dışı) Kanseri Kazandığımız Dava Sonucu

Güncelleme tarihi: 11 Eki 2022

T.C.

İSTANBUL

XX. İDARE MAHKEMESİ


ESAS NO : 2021/XXXX

KARAR NO : 2022/XXX

DAVACI : XXXXXX XXXXXXX

VEKİLİ : AV. TÜRKER FATİH ÇİÇEK -UETS[15732-37388-67239]

DAVALI : SOSYAL GÜVENLİK KURUMU BAŞKANLIĞI

VEKİLİ : AV. XXXXX XXXXXXXXXX


DAVANIN ÖZETİ : Davacı tarafından, kanser tedavisinde kullanılan Tecentriq (Atezolizumab) adlı akıllı ilaç bedelinin faiziyle birlikte karşılanması istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin davalı idarenin işleminin iptali ile kanser tedavisinde ödenerek kullanılan Tecentriq (Atezolizumab) adlı akıllı ilaç bedeli olan 54.949,41 TL'nin SGK'ya başvuru tarihinden(15/11/2021) itibaren işleyecek faiziyle birlikte ödenmesi istenilmektedir.


SAVUNMA ÖZETİ : “Atezolizumab” etkin maddeli ilacın İmmuno-Onkolojik tedavi grubunda yer alan ilaçlardan olduğu, doğrudan tümör üzerine odaklanmak yerine, kanserle savaşmak için vücudun doğal bağışıklık sistemi ile anti-kanser etkinlik gösterdiği, İlgili ilacın ruhsat sahibi firması tarafından kanser türlerinde geri ödeme listelerine dahil olma başvurusu bulunmakta olduğu, ilgili komisyonlarda değerlendirme süreci devam ettiği, hukuka ve mevzuata uygun olduğu belirtilerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.


TÜRK MİLLETİ ADINA


Karar veren İstanbul XX. İdare Mahkemesi'nce gereği görüşüldü:

Dava; davacı tarafından, kanser tedavisinde kullanılan Tecentriq (Atezolizumab) adlı akıllı ilaç bedelinin faiziyle birlikte karşılanması istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin davalı idarenin işleminin iptali ile kanser tedavisinde ödenerek kullanılan Tecentriq (Atezolizumab) adlı akıllı ilaç bedeli olan 54.949,41 TL'nin SGK'ya başvuru tarihinden(15/11/2021) itibaren işleyecek faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle açılmıştır.


Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nca kabul edilen ve ülkemizin de tarafı olduğu "İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi"nin 3. maddesinde; "Yaşamak, hürriyet ve kişi emniyeti her ferdin hakkıdır" hükmüne, 22. maddesinde; "her şahsın, cemiyetin bir üyesi olmak itibariyle, sosyal güvenliğe hakkı vardır; haysiyeti için ve şahsiyetinin serbestçe gelişmesi için zaruri olan ekonomik, sosyal ve kültürel hakların milli gayret ve milletlerarası işbirliği yoluyla ve her devletin teşkilatı ve kaynaklarıyla mütenasip olarak gerçekleştirilmesine hakkı vardır." hükmüne; 25. maddesinin birinci fıkrasında da; "her şahsın, gerek kendisi gerekse ailesi için, yiyecek, giyim, mesken, tıbbi bakım, gerekli sosyal hizmetler dahil olmak üzere sağlığı ve refahını temin edecek uygun bir hayat seviyesine ve işsizlik, hastalık, sakatlık, dulluk, ihtiyarlık veya geçim imkânlarından iradesi dışında mahrum bırakacak diğer hallerde güvenliğe hakkı vardır." hükmüne yer verilmiştir.


Bakanlar Kurulu'nun 10.07.2003 tarihli ve 2003/5923 sayılı kararnamesi ile yürürlüğe giren (11.08.2003 tarihli ve 25196 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan) "Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme"nin 9. maddesinde, bu Sözleşme'ye Taraf Devletlerin, herkesin sosyal sigorta da dahil olmak üzere sosyal güvenlik hakkını tanıdığı belirtilmiş, 12. maddesinin birinci fıkrasında; "bu Sözleşme'ye Taraf Devletler, herkesin, ulaşılabilecek en yüksek fiziksel ve zihinsel sağlık standardına sahip olma hakkını kabul ederler." hükmüne yer verilerek, ikinci fıkrasında; sözleşmeye taraf devletlerin bu hakkın tam olarak kullanılmasını sağlamak için alacakları tedbirler sayılmış, (c) bendinde; salgın; yöresel, mesleki ve diğer hastalıkların önlenmesi, tedavisi ve kontrolü, (d) bendinde ise, hastalık durumunda herkese tıbbi hizmet ve tıbbi bakım sağlayacak koşulların yaratılması amacıyla taraf devletlerin gerekli tedbirleri alacakları hükme bağlanmıştır.

1451 sayılı Kanun ile kabul edilerek (10.08.1971 tarihli ve 13922 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan) 01.04.1974 tarihli ve 7-7964 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı (15.10.1974 tarihli ve 15037 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan) ile yürürlüğe giren "Sosyal Güvenliğin Asgari Normları Hakkında Sözleşme"nin (102 Nolu Sözleşme) 7. maddesinde; "sözleşmenin bu bölümünü tatbik eden her üye, korunan kimselere sağlık durumları gerektirdiği zaman, bu bölümün aşağıdaki maddelerine uygun olarak, koruyucu mahiyette veya tedavi şeklinde sağlık yardımları yapılmasını teminat altına alır." hükmüne yer verilmiş, aynı bölümde yer alan 10. maddesinde de, yardımların en az neler olduğu sayma suretiyle belirtilmiş, bunlar arasında; hastalık halinde; evde yapılacak muayeneler dahil, pratisyen hekimler tarafından yapılacak muayene ve tedaviler, mütehassıs hekimler tarafından hastanelerde yatarak veya ayakta yapılacak muayene ve tedavilerle hastane dışında sağlanabilecek tedaviler sayılmış olup, maddenin üçüncü fıkrasında; "bu madde gereğince yapılacak yardımların, korunan kimsenin sağlığını korumaya, çalışma gücünü iadeye ve şahsi ihtiyaçlarını karşılayabilme kabiliyetini artırmaya matuftur." denilmiş, 12. maddesinin birinci fıkrasında; "10 uncu maddede belirtilen yardımlar vakanın devamı süresince sağlanır; ancak, hastalık halinde her vaka için yardım süresi 26 hafta olarak tahdit edilebilir; şu kadar ki, hastalık ödeneği verilmesine devam olunduğu sürece, sağlık yardımları durdurulamaz ve uzun tedaviyi gerektirdiği milli mevzuatla kabul edilen hastalıklarda yukarıda yazılı sürenin uzatılması için hükümler vaz olunur." hükmüne yer verilmiştir.

5013 sayılı Kanun ile kabul edilerek (09.12.2003 tarihli ve 25311 sayılı Resmi Gazete) 16.03.2004 tarihli ve 2004/7024 sayılı Kararname (20.04.2004 tarih ve 25439 sayılı Resmi Gazete) ile yürürlüğe giren "Biyoloji ve Tıbbın Uygulanması Bakımından İnsan Hakları ve İnsan Haysiyetinin Korunması Sözleşmesi (İnsan Hakları ve Biyotıp Sözleşmesi)"nin 1. maddesinde; bu Sözleşme'nin Taraflarının, tüm insanların haysiyetini ve kimliğini koruyacağı ve biyoloji ve tıbbın uygulanmasında, ayrım yapmadan herkesin, bütünlüğüne ve diğer hak ve özgürlüklerine saygı gösterilmesini güvence altına alacağı, 2. maddesinde; insanın menfaatleri ve refahının, bilim veya toplumun menfaatlerinin üstünde tutulacağı, 3. maddesinde; tarafların, sağlığa duyulan ihtiyaçları ve kullanılabilir kaynakları göz önüne alarak, kendi egemenlik alanlarında, uygun nitelikteki sağlık hizmetlerinden adil bir şekilde yararlanılmasını sağlayacak uygun önlemleri alacakları, hükmüne, 4. maddesinde ise; araştırma dahil, sağlık alanında herhangi bir müdahalenin, ilgili mesleki yükümlülükler ve standartlara uygun olarak yapılması gerektiği yolundaki hükümlere yer verilmiştir.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasa'nın 17. maddesinde; ''Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir...'', 56. maddesinde de; ''...Devlet, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak; insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak, işbirliğini gerçekleştirmek amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenler....'' hükümlerine yer verilmiştir.


Öte yandan, Sağlık Bakanlığı'nca 01.08.1998 tarihli ve 23420 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmak suretiyle yürürlüğe giren "Hasta Hakları Yönetmeliği"nin 1. maddesinde; "Bu Yönetmelik; temel insan haklarının sağlık hizmetleri sahasındaki yansıması olan ve başta Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nda, diğer mevzuatta ve milletlerarası hukuki metinlerde kabul edilen "hasta hakları"nı somut olarak göstermek ve sağlık hizmeti verilen bütün kurum ve kuruluşlarda ve sağlık kurum ve kuruluşları dışında sağlık hizmeti verilen hallerde, insan haysiyetine yakışır şekilde herkesin "hasta hakları"ndan faydalanabilmesine, hak ihlallerinden korunabilmesine ve gerektiğinde hukuki korunma yollarını fiilen kullanabilmesine dair usül ve esasları düzenlemek amacı ile hazırlanmıştır" denilmek suretiyle Yönetmeliğin amacı ortaya konulmuş olup, "kapsam" başlıklı 2. maddesinde; "Bu Yönetmelik; sağlık hizmeti verilen resmi ve özel bütün kurum ve kuruluşları, bu kurum ve kuruluşlarda veya bunların dışında hizmete katılan her kademedeki ve unvandaki ilgilileri ve hizmetten faydalanma hakkını haiz olan bütün fertleri kapsar." hükmüne yer verilmiş, "Tanımlar" başlıklı 4. maddesinde; "hasta" kavramı ile sağlık hizmetlerinden faydalanma ihtiyacı bulunan kimsenin, "Hasta hakları" kavramıyla ise; Sağlık hizmetlerinden faydalanma ihtiyacı bulunan fertlerin, sırf insan olmaları sebebiyle sahip bulundukları ve T.C. Anayasası, milletlerarası andlaşmalar, kanunlar ve diğer mevzuat ile teminat altına alınmış bulunan haklarının ifade edildiği vurgulanmış, "İlkeler" başlıklı 5. maddesinin (a) bendinde; bedeni, ruhi ve sosyal yönden tam bir iyilik hali içinde yaşama hakkının, en temel insan hakkı olduğunun, hizmetin her safhasında daima gözönünde bulundurulacağı; (b) bendinde; herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkını haiz olduğu ve hiçbir merci veya kimsenin bu hakkı ortadan kaldırmak yetkisinin olmadığı bilinerek, hastaya insanca muamelede bulunulacağı yolundaki emredici kurallara yer verilmiş, "Tıbbi Gereklere Uygun Teşhis, Tedavi ve Bakım" başlıklı 11. maddesinde ise; hastanın, modern tıbbi bilgi ve teknolojinin gereklerine uygun olarak teşhisinin konulmasını, tedavisinin yapılmasını ve bakımını istemek hakkına sahip olduğu vurgulanmıştır.


663 sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin 2. maddesinde; ''Bakanlığın görevi; herkesin bedenî, zihnî ve sosyal bakımdan tam bir iyilik hâli içinde hayatını sürdürmesini sağlamaktır. (2) Bu kapsamda Bakanlık; a) Halk sağlığının korunması ve geliştirilmesi, hastalık risklerinin azaltılması ve önlenmesi, d) Sağlık hizmetlerinde kullanılan ilaçlar, özel ürünler, ulusal ve uluslararası kontrole tâbi maddeler, ilaç üretiminde kullanılan etken ve yardımcı maddeler, kozmetikler ve tıbbî cihazların güvenli ve kaliteli bir şekilde piyasada bulunması, halka ulaştırılması ve fiyatlarının belirlenmesi'' hükmü yer almıştır.

Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliği'nin 4.1.4 maddesinin 4. fıkrasında; ''Bir ilacın ruhsatlı endikasyonları ve prospektüs dozu dışında kullanımı ancak Sağlık Bakanlığınca verilen endikasyon dışı ilaç kullanım onayı ile mümkündür.

a) Bu konuda Sağlık Bakanlığı tarafından yayımlanan “Endikasyon Dışı İlaç Kullanımı Kılavuzu”nda belirtilen esaslara da uyulacak olup, kılavuzda tanımlanmamış durumlar için Sağlık Bakanlığı endikasyon dışı ilaç kullanımı onayı aranır.

b) Kurum web sayfasında yayımlanan EK-4/D Listesinde yanında (*) yıldız işareti bulunmayan ilaçların Kurum web sayfasında yayımlanan EK-4/D Listesinde belirtilen hastalıklarda kullanımı halinde Sağlık Bakanlığı endikasyon dışı ilaç kullanım onayı aranmaz.

c) Sağlık Bakanlığı tarafından verilen endikasyon dışı ilaç kullanım onaylarında, bu onay için süre belirtilmemiş ise rapor yenilenmesinde yeni onay aranmaz.

ç) Sağlık Bakanlığınca verilen endikasyon dışı ilaç kullanım onayına dayanılarak ödemesi yapılacak ilaçların rapor ve reçeteleme koşulları için Bakanlıkça verilmiş onay kabul edilir.

d) Endikasyon dışı ilaç kullanım onayı aranacak ilaçlar için reçeteler ve sağlık raporları ilgili uzman hekim/hekimlerce düzenlenir.'' kuralı yer almaktadır.


Dava dosyasının incelenmesinden, 5510 sayılı yasanın 4-C hükmüne tabi memur emeklisi kanser tedavisi gören davacının bundan sonra tedavisinde kullanılacak olan TECENTRİQ (ATEZOLİZUMAB) isimli ilaç bedelleri ile uygulama bedelinin ve tedaviyle ilgili yan işlem- yan uygulama- yan tedavi-yan tetkik masraflarının SGK tarafından karşılanması talebinin reddi işleminin; iptali ile kanser tedavisinde ödenerek kullanılan Tecentriq (Atezolizumab) adlı akıllı ilaç bedeli olan 54.949,41 TL'nin SGK'ya başvuru tarihinden (15/11/2021) itibaren işleyecek faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.


Yukarıda yer verilen tüm hukuk kaynaklarının bir arada değerlendirilmesi sonucunda; öncelikle Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin 3. maddesi ile en temel insan hakkı olarak yaşama hakkı tanınmış olup, tarafı olduğumuz diğer sözleşmeler ile de bu hakkın vazgeçilmezliği ve her türlü riske karşı ve bu arada hastalıklara karşı korunmasının, Devletin temel görevi olduğu, herkesin, ulaşılabilecek en yüksek fiziksel ve zihinsel sağlık standardına sahip olma hakkının varlığı kabul edilmiş, bu hakkın tam olarak kullanılabilmesi için, hastalık durumunda herkese tıbbi hizmet ve tıbbi bakım sağlayacak koşulların yaratılması amacıyla sözleşmeci taraf devletlerin tedbir alacakları vurgulanarak, koruyucu mahiyette veya tedavi şeklinde sağlık yardımı yapılması teminat altına alınarak sağlanacak asgari tedavi yardımları sayılmış, iç hukukumuzda da bu yönde düzenlemelere yer verilerek Anayasa'nın 17. maddesinde; "herkesin, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip olduğu" hükme bağlanmış, yukarıda yer verilen diğer tüm iç hukuk kaynaklarında da anılan uluslararası sözleşme hükümleriyle paralel düzenlemelere yer verilmiş, özellikle Sağlık Bakanlığı'nca yayımlanan Hasta Hakları Yönetmeliği hükümleri ile de; bedeni, ruhi ve sosyal yönden tam bir iyilik hali içinde yaşama hakkının, en temel insan hakkı olduğu ve bu hususun hizmetin her safhasında sağlık hizmeti sunan kişi, kurum ve kuruluşlar dışında hizmete katılan her kademedeki ve unvandaki ilgililerce de göz önünde bulundurulacağı, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkını haiz olduğu ve hiçbir merci veya kimsenin bu hakkı ortadan kaldırmak yetkisinin olmadığı bilinerek hastaya insanca muamelede bulunulacağı uyulması gereken temel ilkeler olarak ortaya konulmuştur.


Uyuşmazlık konusu olayda, davacının bronş veya akciğer kanser tanılı hasta olduğu, 21 günde bir 1200 mg/gün tecentriq, carboplatin, etoposide ile birlikte 1.basamak tedavide sağ kalımı uzatması nedeni ile Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu'na 10/05/2021 tarih ve E.XXXXXX sayılı başvuru ile Endikasyon dışı kullanım onayı için başvurulduğu, bu onayın kabul edildiği, tedavide söz konusu ilacın kullanımının Sağlık Bakanlığı tarafından da uygun bulunduğu, ancak davacı tarafından ödemesi üstlenilen ilaç bedelinin kurumca karşılanmamasının, bedeni, ruhi ve sosyal yönden tam bir iyilik hali içinde en temel insan hakkı olan yaşama hakkını sınırlayacağı, oysa yaşama hakkının hizmetin her safhasında sağlık hizmeti sunan kişi, kurum ve kuruluşlar dışında hizmete katılan her kademedeki ve unvandaki ilgililerce de göz önünde bulundurulması gerektiği, nitekim herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkını haiz olduğu ve hiçbir merci veya kimsenin bu hakkı ortadan kaldırmak yetkisinin olmadığı, Devletin herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamakla yükümlü olduğu da dikkate alındığında bu durumun Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nda öngörülen sosyal hukuk devleti ilkesi ile sosyal güvenlik hakkına da aykırılık oluşturacağı anlaşıldığından, dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.


Öte yandan, dava konusu işlem nedeniyle davacının uğradığı zararın idarece ödenmesi Anayasa'nın 125. maddesinin gereği olup, davacının ödemiş olduğu Kanser tedavisinde kullanılan "tecentriq" adlı akıllı ilaç bedelinin idareye başvuru tarihi 15/11/2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi gerekmektedir.


Açıklanan nedenlerle, dava konusu işlemin iptaline, davacının ödemiş olduğu 54.949,41 TL ilaç bedelinin idareye başvuru tarihi 15/11/2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine, aşağıda dökümü yapılan 459,30 TL yargılama giderinin ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 2.550,00 TL avukatlık ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, artan posta avansının ve fazla yatırılan nispi harcın hükmün kesinleşmesinden sonra davacı tarafa iadesine, kararın tebliğini izleyen günden itibaren 30 gün içerisinde İstanbul Bölge İdare Mahkemesi'ne istinaf yolu açık olmak üzere 14/04/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


Başkan Üye Üye

XXXXX XXX XXXXXX XXXX XXXX XXXXX

XXXXX XXXXXX XXXXXX








0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page