Akciğer Kanserinde İmfinzi Tedavisi -SGK tarafından İlaç Bedelinin Karşılanması Hakkında Yürütmenin Durdurulması Kararı
Güncelleme tarihi: 15 Oca
T.C.
ISTANBUL
. IDARE MAHKEMESI
ESAS NO : 2024/
YÜRÜTMENIN DURDURULMASINI
ISTEYEN (DAVACI) : C. K.
VEKILI : AV. TÜRKER FATIH ÇIÇEK
KARSI TARAF (DAVALI) : SOSYAL GÜVENLIK KURUMU
ISTEMIN ÖZETI : Davacı tarafından "Brons veya Akciger Neoplazmı" tanılı rahatsızlıgının tedavisinde kullanılan "Durvalumab" etken maddeli IMFINZI isimli ilacın tedavi süresi boyunca kesinti yapılmaksızın ödenmesi istemiyle yapılan basvurunun reddine yönelik Süreyyapasa Saglık Sosyal Güvenlik Merkezi'nin tarih ve sayılı isleminin; hukuka aykırı oldugu ileri sürülerek iptali ve öncelikle yürütmenin durdurulması istenilmektedir.
SAVUNMA ÖZETI :Usule iliskin olarak, davanın süresinde açılmadıgı, uyusmazlıgın görüm ve çözümünde adli yargının görevli oldugu, yetkili mahkemenin ise Ankara Mahkemeleri oldugu, esasa iliskin olarak ise; "Durvalumab" isimli ilacın, Saglık Uygulama Tebliginin bedeli ödenecek ilaçlar (Ek-4/A) listesinde yer almadıgı, dava konusu islemin hukuka ve mevzuata uygun oldugu belirtilerek davanın reddi gerektigi savunulmaktadır.
TÜRK MILLETI ADINA
Karar veren Istanbul . Idare Mahkemesi'nce isin geregi görüsüldü: Dava, davacı tarafından "Brons veya Akciger Neoplazmı" tanılı rahatsızlıgının tedavisinde kullanılan "Durvalumab" etken maddeli IMFINZI isimli ilacın tedavi süresi boyunca kesinti yapılmaksızın ödenmesi istemiyle yapılan basvurunun reddine yönelik Süreyyapasa Saglık Sosyal
Güvenlik Merkezi'nin tarih ve sayılı isleminin iptali istemiyle açılmıstır.
2577 sayılı Idari Yargılama Usulü Kanunu'nun 27. maddesinin 2. fıkrasında, Danıstay veya idari mahkemelerin, idari islemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkânsız zararların dogması ve idari islemin açıkça hukuka aykırı olması sartlarının birlikte gerçeklesmesi durumunda, davalı idarenin savunması alındıktan veya savunma süresi geçtikten sonra gerekçe göstererek yürütmenin durdurulmasına karar verebilecekleri belirtilmistir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin nitelikleri sayılırken sosyal bir hukuk devleti oldugu vurgulanmıs, 5. maddesinde, Devletin temel amaç ve görevleri sayılarak, kisilerin ve toplumun refah, huzur ve mutlulugunu saglamak, kisinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bagdasmayacak sekilde sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddi ve manevi varlıgının gelismesi için gerekli sartları hazırlamaya çalısmakla görevli oldugu belirtilmis, 17. maddesinin birinci fıkrasında ise, herkesin, yasama, maddi ve manevi varlıgını koruma ve gelistirme hakkına sahip oldugu kurala baglanmıstır.
Öte yandan, Anayasa'nın 56. maddesinde, Devletin, herkesin hayatını, beden ve ruh saglıgı içinde sürdürmesini saglamak, tasarruf ve verimi artırarak, isbirligi gerçeklestirmek amacıyla saglık kuruluslarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenleyecegi, Devletin bu görevini kamu ve özel kesimlerdeki saglık ve sosyal kurumlarından yararlanarak, onları denetleyerek yerine getirecegi; 60. maddesinde, herkesin, sosyal ve güvenlik haklarına sahip oldugu, Devletin, bu güvenligi saglayacak gerekli tedbirleri alıp teskilat kuracagı, 65. maddesinde ise, Devlet, sosyal ve ekonomik alanlarda, Anayasa ile belirlenen görevlerini, bu görevlerin amaçlarına uygun öncelikleri gözeterek mali kaynaklarının yeterliligi ölçüsünde yerine getirecegi düzenlemelerine yer verilmistir.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Saglık Sigortası Kanununun "Kurumca finansmanı saglanmayacak saglık hizmetleri" baslıklı 64. maddesinde, "Kurumca finansmanı saglanmayacak saglık hizmetleri sunlardır: a) Vücut bütünlügünü saglamak amacıyla yapılan ve is kazası ile meslek hastalıgına, kazaya, hastalıklara veya konjenital nedenlere baglı olarak ortaya çıkan durumlarda yapılacak saglık hizmetleri dısında estetik amaçlı yapılan her türlü saglık hizmeti ile estetik amaçlı ortodontik dis tedavileri. b) Geleneksel, tamamlayıcı, alternatif tıp uygulamaları ve Saglık Bakanlıgınca izin veya ruhsat verilmeyen saglık hizmetleri ile Saglık Bakanlıgınca tıbben saglık hizmeti oldugu kabul edilmeyen saglık hizmetleri. c) Yabancı ülke vatandaslarının; genel saglık sigortalısı veya genel saglık sigortalısının bakmakla yükümlü oldugu kisi sayıldıgı tarihten önce mevcut olan kronik hastalıkları... Bu maddenin
uygulanmasına iliskin usûl ve esaslar Saglık Bakanlıgının uygun görüsü alınarak, Kurumca çıkarılacak
yönetmelikle düzenlenir." hükmü öngörülmüstür.
Saglık Uygulama Tebligi'nin "Reçetelere yazılabilecek ilaç miktarı" baslıklı 4.1.4 maddesinin dördüncü fıkrasında, "Bir ilacın Ülkemizde onaylanmıs endikasyonu ve Kısa Ürün Bilgisinde tanımlanan dozu dısındaki her türlü kullanımı, Saglık Bakanlıgınca verilen endikasyon dısı ilaç kullanım onayı ile mümkündür.
a) Bir ilacın ülkemizde onaylanmıs endikasyonu dısındaki her türlü kullanımı için Saglık Bakanlıgı tarafından yayımlanan “Endikasyon Dısı Ilaç Kullanımı Kılavuzu”nda belirtilen esaslara da uyulacak olup, kılavuzda tanımlanmamıs durumlar için hasta bazında Saglık Bakanlıgı endikasyon dısı ilaç kullanımı onayı aranır.
b) Kurum web sayfasında yayımlanan EK-4/D Listesinde yanında (*) yıldız isareti bulunmayan ilaçların, söz konusu listede iliskilendirilen hastalıklarda kullanımı halinde Saglık Bakanlıgı endikasyon dısı ilaç kullanım onayı aranmaz.
c) Saglık Bakanlıgı tarafından verilen endikasyon dısı ilaç kullanım onaylarında, bu onay için süre belirtilmemis ise rapor yenilenmesinde yeni onay aranmaz.
ç) Endikasyon dısı ilaç kullanım onayı aranacak ilaçlar için reçeteler ve saglık raporları ilgili uzman hekim/hekimlerce düzenlenir.
d) Bir ilacın ülkemizde onaylanmıs endikasyonunda tanımlı olmayıp, SUT’ta özel düzenleme olarak yer alan kosulu dısında kullanımı, Saglık Bakanlıgınca hasta bazında verilen endikasyon dısı ilaç kullanım onayı ile mümkündür.
e) EK-4/A Listesinde yer alan ve SUT’ta endikasyona dayalı özel düzenlemesi olan bir ilacın, bu düzenlemenin yürürlük tarihinden sonra Saglık Bakanlıgınca sonradan ilacın ülkemizdeki ruhsatlı endikasyonlarına yeni bir endikasyon eklenmesi halinde; ilacın eklenen yeni endikasyonda kullanımı, Saglık Bakanlıgınca hasta bazında verilen endikasyon dısı ilaç kullanım onayı ile mümkündür." düzenlemesine yer verilmistir. Devletin, herkesin saglıklı bir yasam sürdürmesi için gerekli teskilatı kurmakla, yasam hakkını sosyal hukuk devleri ve adalet ilkeleriyle bagdasmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmakla ve sosyal güvenlik hakkını saglayacak gerekli tedbirleri almakla görevli oldugu ve bu amaçla sosyal güvenlik hakkına sahip kisilerin tedavi giderlerinin ödenmesine iliskin usul ve esasların belirlenmesi için, içlerinde davalı idarenin de yer aldıgı, bazı kurum ve kuruluslara düzenleme yapma yetkisi verdigi, ancak söz konusu yetkinin planlama ve bazı düzenlemelerin yapılması amacıyla kullanılması gerektigi açık olup yetkinin verilis amacı asılarak, ilgililerin saglık hizmetine ulasmasının engellenmesi veya agır bir mali yük altında bırakılması sonucunu doguracak sekilde uygulanması hukuken mümkün bulunmamaktadır.
Dava dosyasının incelenmesinden. davacı tarafından "Brons veya Akciger Neoplazmı" tanılı rahatsızlıgının tedavisinde kullanılan "Durvalumab" etken maddeli IMFINZI isimli ilacın tedavi süresi boyunca kesinti yapılmaksızın ödenmesi istemiyle yapılan basvurunun reddine yönelik Süreyyapasa Saglık Sosyal Güvenlik Merkezi'nin tarih ve sayılı isleminin iptali istemiyle bakılan davanın açıldıgı anlasılmaktadır.
Uyusmazlıkta, dosya içeriginde yer alan bilgi ve belgeler incelendiginde, davacıya"BRONS VEYA AKCIGER MALING NEOPLAZMI" hastalıgı tanısı konuldugu, ve hastalıgının tedavisinde Durvalumab etken maddeli IMFINZI adlı ilacın kullanımının doktor tarafından önerilerek reçete edildigi, söz konusu ilacın davacının hastalıgının tedavisi için gerekli oldugunun sabit oldugu, endikasyon dısı kullanım onay sürecinin tamamlandıgı, bedeli karsılanmayan "IMFINZI" isimli ilacın davacı tarafından kullanılması gerektigine iliskin uzman doktor tarafından hazırlanan reçetelerin de dava dosyasına sunuldugu görülmektedir.
Bu durumda, davacının hastalıgı da göz önüne alındıgında, tedavide kullanılacak ilacın davacı açısından yasamsal öneminin bulundugu, ilacın kullanımının davacının tedavisinin planlanmasından ve bu tedavide uygulanacak ilacın belirlenmesinden sorumlu uzman doktor tarafından reçete edildigi, dolayısıyla sözü edilen ilaç bedelinin idarece ödenmemesinin, 5510 sayılı Yasa kapsamında tedavi yardımından yararlanan davacının saglıklı yasam hakkı ve sosyal devlet ilkesi ile bagdasmayacagı, aksine bir uygulamanın Avrupa Insan Hakları Sözlesmesi ile güvence altına alınan yasam hakkı ilkesine aykırılık teskil edecegi anlasıldıgından, söz konusu ilacın bedelinin tedavi süresince kesintisiz karsılanması gerektigi sonucuna varılmakla, ilaç bedelinin idarece karsılanması istemiyle yapılan basvurunun reddine iliskin dava konusu islemde hukuka uyarlık bulunmadıgı sonucuna varılmıstır. Diger yandan, dava konusu islemin uygulanması halinde, davacının tedavisinin yapılamaması ve hayati tehlikeye maruz kalması söz konusu olabileceginden, davacı açısından telafisi güç zararların dogacagı da açıktır.
Açıklanan nedenlerle; hukuka aykırılıgı açık olan dava konusu islemin uygulanması halinde telafisi güç zararlar dogabileceginden, 2577 Sayılı Kanunun 27. maddesi uyarınca teminat alınmaksızın yürütmesinin durdurulmasına, kararın tebliginden itibaren 7 gün içerisinde Istanbul Bölge Idare Mahkemesi nezdinde itiraz yolu açık olmak üzere, 19.112024 tarihinde oybirligiyle karar verildi.
コメント