İnvaziv Skuamoz Hücreli Karsinom Tanısı - Opdivo ( Nivolumab) Aldığımız Olumlu Dava Kabul Kararı !
Güncelleme tarihi: 15 Oca
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C. İstanbul Anadolu . İŞ
MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR ESAS NO : 2020/
KARAR NO : 2022/
HAKİM :
KATİP :
MÜTEVEFFA :
MİRASÇILAR :
VEKİLİ : Av. TÜRKER FATİH ÇİÇEK
DAVALI : SOSYAL GÜVENLİK KURUMU BAŞKANLIĞI
VEKİLİ :
DAVA : İş (Kurum İşleminin İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 04/11/2020
KARAR TARİHİ : 16/11/2022
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 16/12/2022
Mahkememizde görülmekte bulunan İş (Kurum İşleminin İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından mahkememize verilen dava dilekçesinde özetle; Davacının 25.10.2019 tarihinde sol üst çene posteriorda geçmeyen ağrı şikayetiyle başvurduğu klinikte skuamoz hücreli karsinom ön tanısı aldığını ve aynı gün alınan biopsi materyalinin patoloji laboratuvarına gönderildiğini, patoloji raporunda invaziv skuamoz hücreli karsinom tanısının doğrulandığını, yapılan tetkiklerin ardından hastaya radyoterapi ve platin bazlı kemoterapi tedavilerinin başlandığını, hastaya verilen platin bazlı Kemoterapiye rağmen hastalığının ilerlediğini ve herhangi bir sonuç alınamadığını, hastayı takip eden onkoloji uzmanının tavsiyesiyle OPDİVO (nivolumab) tedavisine başlanmasının planlandığını, OPDİVO tedavisinin ilk dozunu 22 Ekim 2020 tarihinde alan hastaya 6 ay boyunca 14 gün aralıklarla OPDİVO tedavisi verilmesinin planlandığını, OPDİVO tedavisine ilişkin SAĞLIK BAKANLIĞI Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Endikasyon Dışı İlaç Başvurusu yapıldığı ve onay alındığını, tedavinin her dozunun yaklaşık 15000 TL tutarında olduğunu, müvekkilinin ekonomik durumunun ilaçları karşılamak için yetersiz olduğunu, her ne kadar ilacın ilk dozunu karşılayabilmiş olsa da tedavinin devamını karşılamasının mümkün olmadığını, 26.10.2020 tarihinde müvekkilinin hayatını sürdürebilmesi için elzem olan "OPDİVO" ticari isimli ilacın geri ödemesinin yapılması için müvekkil tarafından SGK' ya başvurulduğu, SGK'nın tarihli sayılı kararıyla taleplerinin reddedildiğini, ilacın geri ödemesinin yapılmasının reddine dair kararının tedbiren durdurulmasını ve ilaç bedellerinin dava sonunda haksız çıkanın üzerinde bırakılmak üzere dava sonuna kadar SGK tarafından karşılanmasına, OPDİVO ticari isimli ilacın geri ödemesinin yapılmasına ve Sosyal Güvenlik Kurumu'nun tarihli sayılı taleplerimizin reddine dair kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı kurum vekilinin mahkememize verdiği cevap dilekçesinde özetle;
Sağlık Uygulama Tebliği'nde Bedeli ödenecek ilaçlar (EK-4/A)” başlıklı "4.1.9" maddesinin "(1) Kurumca bedeli ödenecek olan ilaçların Kurumun resmi internet sitesinde yayımlanan “Bedeli Ödenecek İlaçlar Listesi” nde (EK-4/A) belirtildiğini, listede ticari isimleri ve barkod/karekod numaraları yer almayan ilaçların bedellerinin hiç bir koşulda Kurumca ödenmeyeceğini, yurt dışından temin edilen ilaçlar için özel düzenlemeler saklıdır." hükmü gereği, bu listede yer almayan ilaçlar ile Sağlık Bakanlığı tarafından verilen ruhsatı olmayan ilaçların geri ödemesinin yapılamadığını, böylece Sağlık Bakanlığınca onaylı ruhsatında bulunan endikasyonlarda ve İlgili hekimlerce akılcı ve doğru hasta kullanımının sağlandığını, SGK tarafından 5510 sayılı Kanun içeriği esas alınmak suretiyle kişilerin sağlık harcamaları finanse edilmekte olup bu aşamada hastalıkların ne şekilde tedavi edileceğine dair yayımlanan Sağlık Uygulama Tebliği hükümleri tedavi açısından kılavuz değil hangi koşullarda geri ödemenin yapılacağını gösteren ve uyulması zorunlu olan bir düzenleme olduğunu, nitekim Kurum Sayıştay denetime tabi olup Sağlık Uygulama Tebliği harici işlem yapılması halinde işlemi yapan personelin mali sorumluluğunun bulunduğunu, Kurumun tarih ve sayılı yazısı ile ilacın bedelinin Kurum tarafından ödenmemesi ile ilgili kurum işleminin tedbiren durdurulmasına ve ilaç bedellerinin tamamının tedavinin sonuna dek herhangi bir kesinti yapılmaksızın kurum tarafından karşılanmasına dair tedbir kararının kaldırılmasına, davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava; Sosyal Güvenlik Hukukundan Kaynaklanan Kurum İşleminin İptali Davasıdır.
DELİLLER:
1-Topkapı Sağlık SGM'nin 11/11/2020, 26/02/2021 ve 21/07/2021 tarihli yazıları.
2-Sirkeci Sağlık SGM'nin 05/08/2022 tarihli yazısı.
3-Göztepe Prof. Dr. Süleyman Yalçın Şehir Hastanesi'nden davacı adına gönderilen hastane kayıtları.
''... Davacı hasta tarafından kullanılan ve kurumca karşılanması talep edilen “Nivolumab” etken maddeli OPDİVO 100 MG/10 ML ve 40 MG/4 ML IV INF. Çözelti. Kons. İçeren Flakon isimli iki formu bulunan ilacın bedelinin hastanın vefat ettiği tarihe kadar davalı kurumca kesintisiz karşılanması gerektiği,
Davalı Kurumun tarihli sayılı işleminin iptalinin mümkün olduğu, Şeklinde oluşulan kanaat açıklanmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının invaziv skuamoz hücreli karsinom tanısının doğrulandığını, yapılan tetkiklerin ardından hastaya radyoterapi ve platin bazlı kemoterapi tedavilerinin başlandığını, hastaya verilen platin bazlı Kemoterapiye rağmen hastalığının ilerlediğini ve herhangi bir sonuç alınamadığını, hastayı takip eden onkoloji uzmanının tavsiyesiyle OPDİVO (nivolumab) tedavisine başlanmasının planlandığını, OPDİVO tedavisinin ilk dozunu 22 Ekim 2020 tarihinde alan hastaya 6 ay boyunca 14 gün aralıklarla OPDİVO tedavisi verilmesinin planlandığını, OPDİVO tedavisine ilişkin SAĞLIK BAKANLIĞI Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Endikasyon Dışı İlaç Başvurusu yapıldığı ve onay alındığını, "OPDİVO" ticari isimli ilacın geri ödemesinin yapılması için müvekkil tarafından SGK' ya başvurulduğunu, SGK'nın tarihli sayılı kararıyla taleplerinin reddedildiğini, ilaç bedellerinin dava sonunda haksız çıkanın üzerinde bırakılmak üzere dava sonuna kadar SGK tarafından karşılanmasına, OPDİVO ticari isimli ilacın geri ödemesinin yapılmasına ve Sosyal Güvenlik Kurumu'nun tarihli sayılı taleplerinin reddine dair kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davanın sosyal güvenlik hukukundan kaynaklanan Kurum işleminin iptali davası olduğu, taraflar arasındaki ihtilafın OPDİVO (nivolumab) isimli ilacın davacının tedavisinde hayati önem taşıyıp taşımadığı, kullanımının zorunlu olup olmadığı, ilaç ve uygulama bedelinin davalı Kurum tarafından karşılanmasının gerekip gerekmediğine ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Davacının, dava konusu “Nivolumab” ve “İpilimumab” etken maddeli ilaç bedellerinin ödenmesi için davalı kuruma tarih ve sayılı dilekçe başvuruda bulunduğu, başvurunun SGK tarafından tarihli sayılı cevap yazısı ile “Nivolumab” etken maddeli ilacın SUT bedeli ödenecek ilaç listesine ait Ek:4/A tablosunda yer aldığı, belirlenen hükümler doğrultusunda ödeneceğinin, bu hükümler dışında ödenmeyeceğinin bildirilmek suretiyle istemin ret edildiği, böylece dava şartının yerine geldiği değerlendirilmektedir.
Davacının hastalıığına ilişkin tüm hastane kayıtları celp edilmiş, Kurum kayıtları dosya arasına alınmış ve dosya bilirkişi heyetine verilerek inceleme yaptırılmıştır. Davacının hastalığının hayati riskler içerdiği, uygulanan tedavinin ve ilaçların hem Sağlık Bakanlığı ve bakanlığa bağlı tıp uzmanları tarafından hem de uluslararası sağlık örgütleri (FDA) tarafından kabul edilmesi; bu tedavinin davacının hastalığın tedavisi ve hatta şifası için; ülkemiz şartlarında en ulaşılabilir ve en ucuz tedavi yöntemi olduğu birlikte değerlendirilmiştir.
Anayasa'da Sosyal Güvenlik Hakkı, üçüncü bölümde Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler içersinde 60. Maddede ''Herkes sosyal güvenlik hakkına sahiptir. Devlet bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar '' olarak düzenlenmiş ve 65 maddede devletin yükümlülüklerinin sınırlarının açıklanmasında '' bu görevlerin amaçlarına uygun öncelikleri gözeterek mali kaynakların yeterliliği ölçüsünde yerine getirir'' şeklinde ifade edilmektedir.
Anayasamızda, Türkiye Devletinin Sosyal bir hukuk Devleti olduğu, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışma görevi olduğu, devletin herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak, insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak, işbirliğini gerçekleştirmek amacıyla; sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenleyesceği, devletin bu görevini kamu ve özel kesimlerdeki sağlık ve sosyal kurumlarından yararlanarak, onları denetleyerek yerine getireceği, herkesin, sosyal güvenlik hakkına sahip olduğu, devletin bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alacağı ve teşkilatı kuracağı, devletin sosyal ve ekonomik alanlarda Anayasa ile belirlenen görevlerini, bu görevlerin amaçlarına uygun öncelikleri gözeterek malî kaynaklarının yeterliliği ölçüsünde yerine getireceği hüküm altına alınmıştır. 5510 sayılı Kanununun 62. Maddesinde yer alan, “Bu Kanun gereğince genel sağlık sigortasından sağlanacak sağlık hizmetlerinden ve diğer haklardan yararlanmak, genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişiler için bir hak, Kurum için ise bu hizmet ve hakların finansmanını sağlamak bir yükümlülüktür. Sağlık hizmetlerinden ve diğer haklardan genel sağlık sigortalısı ile bakmakla yükümlü olduğu kişiler yararlandırılır. Bu Kanun kapsamındaki kişilere sağlanacak sağlık hizmetleri ve diğer haklar ile kişilerden alınan primlerin tutarı arasında ilişki kurulamaz." düzenlemesi ile aynı kanunun "Finansmanı sağlanan sağlık hizmetleri ve süresi" başlıklı 63. Maddesi son fıkrasında "Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığının görüşü üzerine Kurum tarafından çıkarılacak Yönetmelikle düzenlenir" hükmü birlikte değerlendirildiğinde; Devletin malî kaynaklarının yeterliliği ölçüsünde sağlık hizmetlerini yerine getirmesi gerektiği, ancak bu düzenlemeler ile hastanın sosyal güvenlik ve yaşam hakkının sınırlanmasının sosyal devlet ilkesi ile bağdaşmayacağı görülmektedir. Nitekim, bu husus Yargıtay . Hukuk Dairesinin 2013/ Esas, 2013/ Karar sayılı ilamında; "Her ne kadar, ilaç salınımlı stentlerin veya başka bir tedavi şeklinin, hastaların tedavisinde tıbben gerekli olduğu hususu, bilim dünyası tarafından, kesin kanaat oluşturacak şekilde ortaya konulamamış ise de; bir kısım uzman görüşleri ile yayınlanan bir kısım bilimsel makalelerde, bu tür hastaların tedavisinde ilaç salınımlı stentin, çıplak stente oranla, en azından kısa vade için daha etkili olduğunun belirtildiği; Kurum’un da bu görüşlere itibar ederek, SUT'da belirtilen şartların varlığı halinde, ilaç salınımlı stent kullanılmasının hastalar için tıbben gerekli olduğunun esas alındığı; kısa süre içinde müdahale gereken bir halde bulunan hastadan, hangi özellikte ve sayıdaki stentin kendi tedavisi için daha uygun olduğu hususunun doğru bir şekilde değerlendirilmesi kendisinden beklenemeyecek olup, hekiminin yaptığı tercihi kabul edeceği; Yine, insan yaşamının kutsallığı ve temel insan haklarından olan, yaşama ve sosyal güvenlik hakkının özüne dokunacak sınırlamalar getirilemeyeceği yönündeki ilkeler göz önüne alındığında; ilaç salınımlı stentle sınırlı olarak, uyumazlığın, hekimin tercihine üstünlük tanınarak giderilip, tedavide kullanılması durumunda, ilaç salınımlı stentin, hasta açısından tıbben gerekli olduğu esas alınarak sonuca gidilmesi gerekirken; Mahkemece, bu yönler gözetilmeksizin, karar verilmiş olması, isabetsiz bulunmuştur." şeklinde belirtilmiştir. Sağlıklı ve dengeli çevrede yaşama hakkı ve sosyal güvenlik hakkı Anayasada 3. Bölümde düzenlenmiş ise de ; hayati risk tehlikesi buılunan hastalıklar esasen yaşam hakkı kapsamındadır. Günümüzde evrensel insan hakları kapsamında yaşam hakkı sadece negatif statü hakkı olarak görülmemekte, devlete sadece öldürmeme (idam yasağı) yükümlülüğü altında değil; aynı zamanda ölüm tehlikesi altındaki kişileri de kurtarma yükümlülüğü altındadır. Bu sebeple devletin ödev ve yükümlülüklerinin mali kaynaklarla sınırlamanın bu gibi tedaviler yönünden uygulanması Anayasa ve yasalara uygun görülmemiştir.
Davacının, davalı kurum sigortalısı olduğu, sosyal güvenlik hakkı bulunduğu, hayati risk içeren kanser hastalığı tanısı ile tedavi gördüğü, 5510 sayılı Kanunun 62. maddesi uyarınca genel sağlık sigortasından sağlanan sağlık hizmetlerinden yararlanma hakkı olduğu, davalı Kurumun ise aynı Kanunun 63.maddesi kapsamında bu hizmeti sunma yükümlülüğü bulunduğu anlaşılmıştır; Bu doğrultuda yargılamaya konu "OPDİVO (NİVOLUMAB)” ilacının davacının hastalığı yönünden hayati öneme haiz olduğu ve davacının tedavisinde kullanımının zorunlu olduğu, ilaç ve uygulama bedelinin davalı Kurum tarafından karşılanması gerektiği değerlendirilmiş ve davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE,
2-OPDIVO (Nivolumab) isimli ilacın kullanımının davacının tedavisi yönünden hayati öneme sahip olduğu anlaşıldığından davalı kurumun bu yöndeki işleminin İPTALİ İLE, davacının tedavi süresince yapılan ilaç ve uygulama bedellerinin kurum tarafından karşılanması gerektiğinin tespitine, bu yönde kurum tarafından yapılan ödemelerin kurumun üzerinde bırakılmasına,
3-Davalı kurumun harçtan muaf olması nedeni ile bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
4-Davacı mirasçıları kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T. gereğince belirlenen 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davalı kurumdan alınarak davacı mirasçılarına müştereken verilmesine,
5-Davacı tarafça yapılan 2.358,60 TL yargılama giderinin davalı kurumdan alınarak davacı mirasçılarına verilmesine, 6- Davacı tarafça başlangıçta yatırılan peşin harcın karar kesinleştiğinde talep halinde iadesine,
7-Artan avansın karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine, Mahkememizin bu kararına karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde (HMK 345/1), mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi tarafından incelenmek üzere tarafların İSTİNAF YASA YOLU başvuru hakkı bulunduğuna dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup anlatıldı.
Katip e-imzalıdır Hakim e-imzalıdır
Comments