Meme Kanseri - Keytruda İlaç İçin İdare Mahkemesinde Kazandığımız Davanın Sonucu
- Av.Dr. Türker Fatih ÇİÇEK
- 21 Nis
- 7 dakikada okunur
T.C.
KOCAELİ . İDARE
MAHKEMESİ
ESAS NO : 2024/
KARAR NO : 2025/
Davacı :
Vekili : Av. Türker Fatih Çiçek
Davalı : Sosyal Güvenlik Kurumu
Vekili :
Davanın Özeti : Kanser tanısı konulan davacı tarafından; tedavisinde kullanımı uygun görülen pembrolizumab etkin maddeli "Keytruda" isimli ilaç bedelinin karşılanması talebiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin Kocaeli Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezinin tarih ve sayılı işleminin; 1 Ekim 2008 tarihinden önce memur olarak görev yaptığından idare mahkemesinin görevli olduğu, ilacın kullanımın doktorlar tarafından karar verildiği, ilacın muadilinin olmadığı, tedavisinde elzem olduğu, yaptığı başvuru üzerine endikasyon bakımından endikasyon dışı kullanım izni alınmasına gerek olmadığının ifade edildiği, ilacın tedavisinde yüksek derecede fayda sağlayacağı, Avrupa İnsan Hakları Bildirgesi ve Anayasaya aykırı işlem tesis edildiği, benzer konularda verilmiş emsal mahkeme kararları olduğu iddialarıyla iptali ile anılan ilaç için yapılan ödemelerin (100.000,00-TL) idareye başvuru tarihinden itibaren iadesi istenilmektedir.
Savunma Özeti : Uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemelerinde görülmesi gerektiği, söz konusu ilacın "Bedeli ödenecek ilaçlar listesi"nde yer almadığı, bu sebeple bedelinin karşılanmadığı belirtilerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Kocaeli . İdare Mahkemesince gereği görüşüldü:
Dava, kanser hastası olan davacının "Pembrolizumab" etken maddeli ilaç (keytruda) bedelinin karşılanması talebiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali ile anılan ilaç için yapılan ödemelerin iadesi istemiyle açılmıştır.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulunca kabul edilen ve Türkiye Cumhuriyeti Devletinin de tarafı olduğu İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin 3. maddesinde, "Yaşamak, hürriyet ve kişi emniyeti her ferdin hakkıdır."; 22. maddesinde, "Her şahsın, cemiyetin bir şahsı olmak itibariyle, sosyal güvenliği hakkı vardır; haysiyeti ve şahsiyetin serbestçe gelişmesi için zaruri olan ekonomik, sosyal ve kültürel hakların milli gayret ve milletlerarası işbirliği yoluyla ve her devletin teşkilatı ve kaynaklarıyla mütenasip olarak gerçekleştirilmesine hakkı vardır."; 25. maddesinin 1. fıkrasında, "Her şahsın gerek kendisi gerekse ailesi için, yiyecek, giyim, mesken, tıbbi bakım, gerekli sosyal hizmetler dahil olmak üzere sağlığı ve refahını temin edecek uygun bir hayat seviyesine ve işsizlik, hastalık, sakatlık, dulluk ,ihtiyarlık veya geçim imkanlarından iradesi dışında mahrum bırakacak diğer hallerde güvenliğe hakkı vardır." hükümleri yer almaktadır.
Bakanlar Kurulunun 10.07.2003 tarih ve 2003/5923 sayılı Kararnamesi ile yürürlüğe giren Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşmesi'nin 9. fıkrasında, bu Sözleşme'ye Taraf Devletlerin, herkese sosyal sigorta da dahil olmak üzere sosyal güvenlik hakkını tanıdığı belirtilmiş; 12. maddesinin 1. fıkrasında; "Bu sözleşme'ye Taraf Devletler, herkesin, ulaşılabilecek en yüksek fiziksel ve zihinsel sağlık standardına sahip olma hakkını kabul ederler." hükmüne yer verilmiştir; 2. fıkrasında, sözleşmeye taraf devletlerin bu hakkın tam olarak kullanılmasını sağlamak için alacakları tedbirler sayılmış; (c) bendinde, salgın; yöresel, mesleki ve diğer hastalıkların önlenmesi, tedavisi ve kontrolü; (d) bendinde ise hastalık durumunda herkese tıbbi hizmet ve tıbbi bakım sağlayacak koşulların yaratılması amacıyla taraf devletlerin gerekli tedbirleri alacakları hükme bağlanmıştır.
1451 sayılı Kanun ile kabul edilen ve 01.04.1974 tarih ve 7-7964 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile yürürlüğe giren Sosyal Güvenliğin Asgari Normları Hakkında Sözleşme'nin 7. maddesinde, "Sözleşmenin bu bölümünü tatbik eden her Üye, korunan kimselere sağlık durumları gerektirdiği zaman, bu bölümün aşağıdaki maddelerine uygun olarak, koruyucu mahiyette veya tedavi şeklinde sağlık yardımları yapılmasını teminat altına alır. "hükmüne yer verilmiş; aynı bölümde yar alan 10. maddesinde, yardımların en az neler olduğu sayma suretiyle belirtilmiş; bunlar arasında; hastalık halinde; evde yapılacak muayeneler dahil, pratisyen hekimler tarafından yapılacak muayene ve tedaviler; mütehassıs hekimler tarafından yapılacak hastanelerde yatarak veya ayakta yapılacak muayene ve tedavilerde hastane dışında sağlanabilecek tedaviler sayılmış, maddenin 3. fıkrasında, "Bu madde gereğince yapılacak yardımların, korunan kimsenin sağlığını korumaya, çalışma gücü iadeye, ve şahsi ihtiyaçlarını karşılayabilme kabiliyetini artırmaya matuftur."; 12. maddesinin 1. fıkrasında; "10. maddede belirtilen yardımlar vakanın devamı süresinde sağlanır; ancak, hastalık halinde her vaka için yardım süresi 26 hafta olarak tahdit edilebilir; şu kadar ki, hastalık ödeneği verilmesine devam olunduğu sürece, sağlık yardımları durdurulamaz ve uzun tedaviyi gerektirdiği milli mevzuatla kabul edilen hastalıklarda yukarıda yazılı sürenin uzatılması hükümler vâz olunur." hükmüne yer verilmiştir.
5013 sayılı Kanun ile kabul edilerek 16.03.2004 tarih ve 2004/7024 sayılı Kararname ile yürürlüğe giren Biyoloji ve Tıbbın Uygulanması Bakımından İnsan Hakları ve İnsan Haysiyetinin Korunması Sözleşmesi'nin 1. maddesinde, bu Sözleşmenin Taraflarının, tüm insanların haysiyetini ve kimliğini koruyacağı ve biyoloji ve tıbbın uygulanmasında, ayrım yapmadan herkesin, bütünlüğüne ve diğer hak ve özgürlüklerine saygı gösterilmesini güvence altına alacağı; 2. maddesinde, insanın menfaatleri ve refahının, bilim veya toplumun menfaatlerinin üstünde tutulacağı; 3. maddesinde, tarafların, sağlığa duyulan ihtiyaçları ve kullanabilir kaynakları göz önüne alarak, kendi egemenlik alanlarında, uygun nitelikteki sağlık hizmetlerinde adil bir şeklide yararlanılması sağlayacak uygun önlemleri alacakları; 4. maddesinde ise araştırma dahil, sağlık alanında herhangi bir müdahalenin, ilgili mesleki yükümlülükleri ve standartlara uygun olarak yapılması gerektiği kurula bağlanmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 2. maddesinde, Devletin nitelikleri sayılmış ve sosyal bir hukuk devleti olduğu vurgulanmış; 5. maddesinde, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğu sağlamak, kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak Devletin temel amaç ve görevleri olarak sayılmış; 17. maddesinin 1. fıkrasında, "Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir."; 56. maddesinin 3. fıkrasında," Devlet, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak; insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak, işbirliğini gerçekleştirmek amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet verilmesini düzenler."; 4. fıkrasında, "Devlet, bu görevini kamu ve özel kesimlerdeki sağlık ve sosyal kurumlarından yararlanarak, onları denetleyerek yerine getirir."; 50. maddesinin 1. fıkrasında, "Herkes, sosyal güvenlik hakkına sahiptir."; 2. fıkrasında, "Devlet bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar." 65. maddesinde, "Devlet sosyal ve ekonomik alanlarda Anayasa ile belirlenen görevlerini, bu görevlerin amaçlarına uygun öncelikleri gözeterek mali kaynaklarının yeterliliği ölçüsünde yerine getirir." hükümlerine ver verilmiştir.
663 sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin 27. maddesinin 2. fıkrasının (a) bendinde, "Görev alanına giren ürünlerin ruhsatlandırılması, üretimi, depolanması, satışı, ithalatı, ihracatı, piyasaya arzı, dağıtımı, hizmete sunulması, toplatılması ve kullanımları ile ilgili kural ve standartları belirlemek, bu faaliyetleri yürütecek kamu ve özel hukuk tüzel kişileri ile gerçek kişilere izin vermek, ruhsatlandırmak, denetlemek ve gerektiğinde yaptırım uygulamak, laboratuvar analizlerini yapmak veya yaptırmak" Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumunun görev ve yetkileri arasında sayılmıştır.
3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu'nun 3/K maddesinde, "Koruyucu, teşhis, tedavi ve rehabilite edici hizmetlerde kullanılan ilaç, aşı, serum ve benzeri biyolojik maddelerin üretiminin ve kalitesinin teşvik ve temini esas olup, her türlü müstahzar, terkip, madde, malzeme, farmakopemamülleri, kozmetikler ve bunların üretiminde kullanılan ham ve yardımcı maddelerin ithal, ihraç, üretim, dağıtım ve tüketiminin, amaç dışı kullanılmak suretiyle fizik ve psişik bağımlılık yapan veya yapma ihtimali bulunan madde, ilaç, aşı, serum ve benzeri biyolojik maddeler ile diğer terkiplerin kontrolüne, murakabesine ve bunların yurt içinde ve yurt dışında ücret karşılığı kalite kontrollerini yaptırmaya, özel mevzuata göre ruhsatlandırma izin ve fiyat verme işlerini yürütmeye Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı yetkilidir."hükmü yer almaktadır.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 62. maddesinde, "Bu Kanun gereğince genel sağlık sigortasından sağlanacak sağlık hizmetlerinden ve diğer haklardan yararlanmak, genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişiler için bir hak, kurum için ise bu hizmet ve hakların finansmanını sağlamak bir yükümlülüktür. Sağlık hizmetlerinden ve diğer haklardan genel sağlık sigortalısı ile bakmakla yükümlü olduğu kişiler yararlandırılır. Bu Kanun kapsamındaki kişilere sağlanacak sağlık hizmetleri ve diğer haklar ile kişilerden alınan primlerin tutarı arasında ilişki kurulamaz."; 63. maddesinde, "Genel Sağlık sigortalısının ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin sağlıklı kalmalarını; hastalanmaları halinde sağlıklarını kazanmalarını; iş kazası ile meslek hastalığı, hastalık ve analık sonucu tıbben gerekli görülen sağlık hizmetlerinin karşılanmasını, iş göremezlik hallerinin ortadan kaldırılmasını veya azaltılmasını temin etmek amacıyla Kurumca finansmanı sağlanacak sağlık hizmetleri şunlardır:
(...) b) Kişilerin hastalanmaları halinde ayakta veya yatarak; hekim tarafından yapılacak muayene, hekimin gereceği lüzum üzerine teşhis için gereken klinik muayeneler, laboratuvar tetkik ve tahlilleri ile diğer tanı yöntemleri, konulan teşhise dayalı olarak yapılacak tıbbi müdahale ve tedaviler, hasta takibi ve rehabilitasyon hizmetleri, organ, doku ve kök hücre nakline ve hürce tedavilerine yönelik sağlık hizmetleri, acil sağlık hizmetleri, ilgili kanunları gereğince sağlık meslek mensubu sayılanların hekimlerin kararı üzerine yapacakları tıbbi bakım ve tadaviler.
(...) f) Yukarıdaki bentler gereğince sağlanacka sağlık hizmetleriyle ilgili teşhis ve tedavileri için gerekli olabilecek kan ve kan ürünleri, kemik ilgi, aşı, ilaç, ortez, protez, tıbbî araç ve gereç, kişi kullanımına mahsus tıbbî cihaz, tıbbî sarf, iyileştirici nitelikteki tıbbî sarf malzemelerinin sağlanması, takılması, garanti süresi sonrası bakımı, onarılması ve yenilenmesi hizmetleri. (...) hükmü düzenlenmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; Davacıya tedavi gördüğü Özel Medicana Ataşehir Hastanesince "Meme Malign Neoplazmı" tanısı konulduğu, anılan hastalığın tedavisinde "Pembrolizumab" etken maddeli ilacın kullanımının uygun görülmesi üzerine davacının 20.09.2024 tarihinde kayda giren dilekçe ile anılan ilacın bedelinin Kurumlarınca karşılanması için Kocaeli Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğüne başvuruda bulunduğu, -bu talebinin bahse konu ilacın Sağlık Uygulama Tebliği'nin ödeme kapsamındaki ilaçların tanımlandığı Ek 4/A (Bedeli Ödenecek İlaçlar Listesi) listesinde yer almadığından bahisle Kocaeli Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezinin 20.09.2024 tarih ve 102297318 sayılı işlemle reddedilmesi üzerine Kocaeli Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü işleminin iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Uyuşmazlıkta; Davacıya tedavi gördüğü Özel Medicana Ataşehir Hastanesince "Meme Malign Neoplazmı" tanısı konulduğu ve hastalığının tedavisinin yapıldığı aynı Hastanenin uzmanları tarafından "Pembrolizumab" etken maddeli "Keytruda" isimli ilacın kullanımının uygun olacağının belirlendiği, -yine aynı ilacın endikasyon dışı kullanımı için Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumuna yapılan başvuru üzerine adı geçen Kurumun 09.08.2024 tarih ve 839534 sayılı yazısı ile verdiği cevapta söz konusu ilacın ruhsatına uygun kullanımları için başvuruya gerek bulunmadığının belirtildiği görülmektedir.
Bu durumda; Davacının tedavisinin planlanmasında ve bu tedavide uygulanacak ilacın belirlenmesinin, tedavisinin yapıldığı sağlık kurumunun (ya da hekimin) sorumluluğunda bulunduğu, talep edilen ilacın kullanılmasında ve kullanılması sonrasında çıkacak sonuç ile bu ilacın kullanımının gerekip gerekmediği hususundaki mesuliyet, tedaviyi planlayan ve talepte bulunan sağlık kurumunda olduğundan, 1982 Anayasasının 56. maddesi uyarınca söz konusu ilacın temininin idarece yerine getirilmesi gerektiği hususları dikkate alındığında, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu kapsamında genel sağlık sigortasından sağlanacak sağlık hizmetlerinden ve diğer haklardan yararlanmanın genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişiler için bir hak olduğu ve bu hizmet ve hakların finansmanını sağlamanın davalı idarenin yükümlülüğünde olduğu sonucuna varıldığından, ilaç bedelinin davalı idare tarafından karşılanması gerekirken aksi yönde tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Öte yandan; Anayasanın 125. maddesi ile düzenlenen, idarelerin her türlü işlem ve eylemlerinden doğan zararları tazminle yükümlü olduklarına yönelik kural uyarınca, yapılan yargılama ile hukuka aykırılığı saptanan işlem nedeniyle davacının ödediği ilaç bedelinin de (100.000,00-TL) kesintisiz bir şekilde davalı tarafından, idareye başvuru tarihi olan tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle;
1-Dava konusu işlemin iptaline,
2-İlaç için ödenen 100.000,00-TL'nin (fatura karşılığı) idareye başvuru tarihi olan 20.09.2024 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı tarafından davacılara ödenmesine,
3-Aşağıda dökümü yapılan 2.066,50-TL yargılama gideri ile karar tarihi itibari ile yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 18.000,00-TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 13/j maddesi uyarınca davalı harçtan muaf olduğundan YD itiraz aşamasında alınmayan harçlara hükmedilmemesine,
5-Davalı tarafından yapılan 600,00-TL yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına,
6-Varsa artan posta ücreti avansının talep edilmemesi halinde kararın kesinleşmesinden sonra re'sen ilgisine göre taraflara iadesine,
7-Kararın tebliğinden itibaren otuz (30) gün içerisinde İstanbul Bölge İdare Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere, 30.01.2025 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye
Comments