Mide Kanseri - Opdivo (Nivolumab) İlaç İçin İdare Mahkemesinde Kazandığımız Davanın Sonucu !!
T.C.
İSTANBUL . İDARE
MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/
KARAR NO : 2023/
DAVACI :
VEKİLİ : Av. TÜRKER FATİH ÇİÇEK
DAVALI : SOSYAL GÜVENLİK KURUMU BAŞKANLIĞI
VEKİLİ :
DAVANIN ÖZETİ : Davacı tarafından, mide kanseri nedeniyle tedavi gören davacının tedavisi için gerekli olduğu ileri sürülen opdivo (nivolumab) ticari isimli ilacın geri ödemesinin yapılması ve bugüne kadar Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından ödemesi yapılmadığından tarafınca yapılan ödemelerin iadesinin yapılması yolunda yapılan tarih ve sayılı başvurunun reddine ilişkin Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Sirkeci Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezinin tarih ve sayılı işleminin; hukuka aykırı olduğu, 6 ay süreyle tedavi planlandığı, tarihinde endikasyon dışı kullanım izninin alındığı, bu iznin ilacın tıp bilimine uygun olduğunu gösterdiği ileri sürülerek iptaline karar verilmesi ile bugüne kadar yapılan 150.366,94-TL ödemenin idareye başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte iadesine karar verilmesi istenilmektedir.
SAVUNMANIN ÖZETİ : Davanın yetki ve süre yönünden reddi gerektiği, bahse konu ilaç geri ödenecek ilaçlar kapsamında olmadığı, ilacın bedelinin tamamının kurumca ödenemeyeceği, sağlık ve sosyal güvenlik hakkı kapsamında kurumun en uygun durumda ödemeleri gerçekleştirebileceği ileri sürülerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren İstanbul . İdare Mahkemesi'nce işin gereği görüşüldü:
Dava, davacı tarafından, mide kanseri nedeniyle tedavi gören davacının tedavisi için gerekli olduğu ileri sürülen opdivo (nivolumab) ticari isimli ilacın geri ödemesinin yapılması ve bugüne kadar Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından ödemesi yapılmadığından tarafınca yapılan ödemelerin iadesinin yapılması yolunda yapılan başvurunun reddine ilişkin Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Sirkeci Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezinin tarih ve sayılı işleminin iptali ile bugüne kadar yapılan ödemelerin idareye başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle iadesine karar verilmesi istenilmektedir.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nca kabul edilen ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin de tarafı olduğu İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin 3. maddesinde, "Yaşamak, hürrüyet ve kişi emniyeti her ferdin hakkıdır."; 22. maddesinde, "Her şahsın, cemiyetin bir şahsı olmak itibariyle, sosyal güvenliğe hakkı vardır; haysiyeti için ve şahsiyetinin serbestçe gelişmesi için zaruri olan ekonomik, sosyal ve kültürel hakların milli gayret ve milletlerarası işbirliği yoluyla ve her devletin teşkilatı ve kaynaklarıyla mütenasip olarak gerçekleştirilmesine hakkı vardır."; 25. maddesinin 1. fıkrasında, "Her şahsın, gerek kendisi gerekse ailesi için, yiyecek, giyim, mesken, tıbbi bakım, gerekli sosyal hizmetler dahil olmak üzere, sağlığı ve refahını temin edecek uygun bir hayat seviyesine ve işsizlik, hastalık, sakatlık, dulluk, ihtiyarlık veya geçim imkanlarından iradesi dışında mahrum bırakacak diğer hallerde güvenliğe hakkı vardır." hükümleri yer almaktadır.
Bakanlar Kurulu'nun 10.07.2003 tarih ve 2003/5923 sayılı Kararnamesi ile yürürlüğe giren Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme'nin 9. fıkrasında, bu Sözleşme'ye Taraf Devletlerin, herkese sosyal sigorta da dahil olmak üzere sosyal güvenlik hakkını tanıdığı belirtilmiş; 12. maddesinin 1. fıkrasında; "Bu Sözleşme'ye Taraf Devletler, herkesin, ulaşılabilecek en yüksek fiziksel ve zihinsel sağlık standardına sahip olma hakkını kabul ederler." hükmüne yer verilmiş; 2. fıkrasında, sözleşmeye taraf devletlerin bu hakkın tam olarak kullanılmasını sağlamak için alacakları tedbirler sayılmış; (c) bendinde, salgın; yöresel, mesleki ve diğer hastalıkların önlenmesi, tedavisi ve kontrolü; (d) bendinde ise hastalık durumunda herkese tıbbi hizmet ve tıbbi bakım sağlayacak koşulların yaratılması amacıyla taraf devletlerin gerekli tedbirleri alacakları hükme bağlanmıştır.
1451 sayılı Kanun ile kabul edilen ve 01.04.1974 tarih ve 7-7964 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile yürürlüğe giren Sosyal Güvenliğin Asgari Normları Hakkında Sözleşme'nin 7. maddesinde, "Sözleşmenin bu bölümünü tatbik eden her Üye, korunan kimselere sağlık durumları gerektirdiği zaman, bu bölümün aşağıdaki maddelerine uygun olarak, koruyucu mahiyette veya tedavi şeklinde sağlık yardımları yapılmasını teminat altına alır." hükmüne yer verilmiş; aynı bölümde yer alan 10. maddesinde, yardımların en az neler olduğu sayma suretiyle belirtilmiş; bunlar arasında; hastalık halinde; evde yapılacak muayeneler dahil, pratisyen hekimler tarafından yapılacak muayene ve tedaviler; mütehassıs hekimler tarafından hastanelerde yatarak veya ayakta yapılacak muayene ve tedavilerde hastane dışında sağlanabilecek tedaviler sayılmış, maddenin 3. fıkrasında, "Bu madde gereğince yapılacak yardımların, korunan kimsenin sağlığını korumaya, çalışma gücünü iadeye, ve şahsi ihtiyaçlarını karşılayabilme kabiliyetini artırmaya matuftur."; 12. maddesinin 1. fıkrasında; "10. maddede belirtilen yardımlar vakanın devamı süresince sağlanır; ancak, hastalık halinde her vaka için yardım süresi 26 hafta olarak tahdit edilebilir; şu kadar ki, hastalık ödeneği verilmesine devam olunduğu sürece, sağlık yardımları durdurulamaz ve uzun tedaviyi gerektirdiği milli mevzuatla kabul edilen hastalıklarda yukarıda yazılı sürenin uzatılması için hükümler vaz olunur." hükmüne yer verilmiştir.
5013 sayılı Kanun ile kabul edilerek 16.03.2004 tarih ve 2004/7024 sayılı Kararname ile yürürlüğe giren Biyoloji ve Tıbbın Uygulanması Bakımından İnsan Hakları ve İnsan Haysiyetinin Korunması Sözleşmesi'nin 1. maddesinde, bu Sözleşmenin Taraflarının, tüm insanların haysiyetini ve kimliğini koruyacağı ve biyoloji ve tıbbın uygulanmasında, ayrım yapmadan herkesin, bütünlüğüne ve diğer hak ve özgürlüklerine saygı gösterilmesini güvence altına alacağı; 2. maddesinde, insanın menfaatleri ve refahının, bilim veya toplumun menfaatlerinin üstünde tutulacağı; 3. maddesinde, tarafların, sağlığa duyulan ihtiyaçları ve kullanabilir kaynakları göz önüne alarak, kendi egemenlik alanlarında, uygun nitelikteki sağlık hizmetlerinden adil bir şekilde yararlanılmasını sağlayacak uygun önlemleri alacakları; 4. maddesinde ise araştırma dahil, sağlık alanında herhengi bir müdahalenin, ilgili mesleki yükümlülükleri ve standartlara uygun olarak yapılması gerektiği kurala bağlanmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 2. maddesinde, Devletin nitelikleri sayılmış ve sosyal bir hukuk devleti olduğu vurgulanmış; 5. maddesinde, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak, kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak Devletin temel amaç ve görevleri olarak sayılmış; 17. maddesinin 1. fıkrasında, "Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir."; 56. maddesinin 3. fıkrasında, "Devlet, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak; insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak, işbirliğini gerçekleştirmek amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet verilmesini düzenler."; 4. fıkrasında, "Devlet, bu görevini kamu ve özel kesimlerdeki sağlık ve sosyal kurumlarından yararlanarak, onları denetleyerek yerine getirir."; 60. maddesinin 1. fıkrasında, "Herkes, sosyal güvenlik hakkına sahiptir."; 2. fıkrasında, "Devlet, bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar." 65. maddesinde, "Devlet, sosyal ve ekonomik alanlarda Anayasa ile belirlenen görevlerini, bu görevlerin amaçlarına uygun öncelikleri gözeterek mali kaynaklarının yeterliliği ölçüsünde yerine getirir." hükümlerine yer verilmiştir.
663 sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin 27. maddesinin 2. fıkrasının (a) bendinde, "Görev alanına giren ürünlerin ruhsatlandırılması, üretimi, depolanması, satışı, ithalatı, ihracatı, piyasaya arzı, dağıtımı, hizmete sunulması, toplatılması ve kullanımları ile ilgili kural ve standartları belirlemek, bu faaliyetleri yürütecek kamu ve özel hukuk tüzel kişileri ile gerçek kişilere izin vermek, ruhsatlandırmak, denetlemek ve gerektiğinde yaptırım uygulamak, laboratuvar analizlerini yapmak veya yaptırmak" Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumunun görev ve yetkileri arasında sayılmıştır.
3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu'nun 3/k maddesinde, "Koruyucu, teşhis, tedavi ve rehabilite edici hizmetlerde kullanılan ilaç, aşı, serum ve benzeri biyolojik maddelerin üretiminin ve kalitesinin teşvik ve temini esas olup, her türlü müstahzar, terkip, madde, malzeme, farmakopemamülleri, kozmetikler ve bunların üretiminde kullanılan ham ve yardımcı maddelerin ithal, ihraç, üretim, dağıtım ve tüketiminin, amaç dışı kullanılmak suretiyle fizik ve psişik bağımlılık yapan veya yapma ihtimali bulunan madde, ilaç, aşı, serum ve benzeri biyolojik maddeler ile diğer terkiplerin kontrolüne, murakabesine ve bunların yurt içinde ve yurt dışında ücret karşılığı kalite kontrollerini yaptırmaya, özel mevzuata göre ruhsatlandırma izin ve fiyat verme işlerini yürütmeye Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı yetkilidir." hükmü yer almaktadır.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 62. maddesinde, "Bu Kanun gereğince genel sağlık sigortasından sağlanacak sağlık hizmetlerinden ve diğer haklardan yararlanmak, genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişiler için bir hak, Kurum için ise bu hizmet ve hakların finansmanını sağlamak bir yükümlülüktür. Sağlık hizmetlerinden ve diğer haklardan genel sağlık sigortalısı ile bakmakla yükümlü olduğu kişiler yararlandırılır. Bu Kanun kapsamındaki kişilere sağlanacak sağlık hizmetleri ve diğer haklar ile kişilerden alınan primlerin tutarı arasında ilişki kurulamaz."; 63. maddesinde, "Genel sağlık sigortalısının ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin sağlıklı kalmalarını; hastalanmaları halinde sağlıklarını kazanmalarını; iş kazası ile meslek hastalığı, hastalık ve analık sonucu tıbben gerekli görülen sağlık hizmetlerinin karşılanmasını, iş göremezlik hallerinin ortadan kaldırılmasını veya azaltılmasını temin etmek amacıyla Kurumca finansmanı sağlanacak sağlık hizmetleri şunlardır:(...)
b) Kişilerin hastalanmaları halinde ayakta veya yatarak; hekim tarafından yapılacak muayene, hekimin göreceği lüzum üzerine teşhis için gereken klinik muayeneler, laboratuvar tetkik ve tahlilleri ile diğer tanı yöntemleri, konulan teşhise dayalı olarak yapılacak tıbbi müdahale ve tedaviler, hasta takibi ve rehabilitasyon hizmetleri, organ, doku ve kök hücre nakline ve hücre tedavilerine yönelik sağlık hizmetleri, acil sağlık hizmetleri, ilgili kanunları gereğince sağlık meslek mensubu sayılanların hekimlerin kararı üzerine yapacakları tıbbi bakım ve tedaviler. (...)
f) Yukarıdaki bentler gereğince sağlanacak sağlık hizmetleriyle ilgili teşhis ve tedavileri için gerekli olabilecek kan ve kan ürünleri, kemik iliği, aşı, ilaç, ortez, protez, tıbbî araç ve gereç, kişi kullanımına mahsus tıbbî cihaz, tıbbî sarf, iyileştirici nitelikteki tıbbî sarf malzemelerinin sağlanması, takılması, garanti süresi sonrası bakımı, onarılması ve yenilenmesi hizmetleri. (...)" hükümleri bulunmaktadır.
Dava dosyasının incelenmesinden; davacı tarafından, rahatsızlığı nedeniyle kullanmak zorunda olduğu "nivolumab" etken maddeli "opdivo" isimli ilacın geri ödemesinin yapılması ve bugüne kadar Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından ödemesi yapılmadığından tarafınca yapılan ödemelerin iadesinin yapılması yolunda yapılan başvurunun reddine ilişkin Sirkeci Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezinin tarih ve sayılı işleminin iptali ile bugüne kadar tarafınca yapılan ödemelerin idareye başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte iadesine karar verilmesi istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Bakılan davada, davacının tedavisini üstlenen hekim tarafından "nivolumab" etken maddeli ilaç kullanımı gerektiğinin belirtildiği Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumunca da davacının tedavisinde "nivolumab" etken maddeli ilaç kullanılmasının uygun bulunduğu, dolayısıyla davacının anılan ilacın teminine yönelik isteminin Anayasa ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan yaşam hakkına ilişkin olduğu ve yukarıda aktarılan mevzuat hükümleri uyarınca idarece yerine getirilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Bu durumda, 5510 sayılı Kanun kapsamında genel sağlık sigortasından sağlanacak sağlık hizmetlerinden ve diğer haklardan yararlanmanın sigortalı için bir hak olduğu ve bu hizmet ve hakların finansmanını sağlamanın davalı idarenin yükümlülüğünde bulunduğu sonucuna ulaşılmakla, davacının tedavisinde kullanılmak üzere doktoru tarafından önerilen ve Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumunca uygun bulunan "nivolumab" etken maddeli ilacın geri ödemesinin yapılması yolundaki başvurunun reddine ilişkin Sirkeci Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezinin tarih ve sayılı işleminin ödemenin yapılmamasına ilişkin kısmında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Öte yandan, Anayasanın 125. maddesi ile düzenlenen, idarelerin her türlü işlem ve eylemlerinden doğan zararları tazminle yükümlü olduklarına yönelik kural uyarınca, yapılan yargılama ile hukuka aykırılığı saptanan işlem nedeniyle davacının tedavisi için gerekli olan opdivo (nivolumab) ticari isimli ilacın tedariki için yapmak zorunda kaldığı ve dilekçe ekinde belgelerini sunduğu toplam 150.366,94-TL ödemenin fatura karşılığında davalı idare tarafından yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle; dava konusu işlemin iptaline, davacının tazmin talebinin kabulü ile tedavisi için gerekli olan opdivo (nivolumab) ticari isimli ilacın tedariki için yapmak zorunda kaldığı ödemelerin idareye başvuru tarihi olan 20.09.2022 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davalı idarece davacıya ödenmesine, aşağıda dökümü yapılan 537,40-TL yargılama gideri ile Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 5.500,00 TL vekalet ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, artan posta ücreti avansının kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine, kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 30 gün içerisinde İstanbul Bölge İdare Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere, 31/01/2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye
Comments