top of page
Ara

Akciğer Kanseri - Tecentriq İlaç İçin İdare Mahkemesinde Kazandığımız Davanın Sonucu !


T.C.

ADANA . İDARE

MAHKEMESİ



ESAS NO : 2022/

KARAR NO : 2022/


DAVACI :

VEKİLİ : AV. TÜRKER FATİH ÇİÇEK


DAVALI : SOSYAL GÜVENLİK KURUMU BAŞKANLIĞI

VEKİLİ :



DAVANIN ÖZETİ :Akciğer Kanseri olan davacı tarafından Tecentriq ticari isimli ilacın geri ödemesinin yapılması ve bugüne kadar yapılan ödemelerin iadesi talebiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin gün sayılı işlemin; hukuka aykırı olduğu, FDA'ya göre ilacın akciğer kanserinin tedavisinde endikasyonu olduğu, ilacın kullanılmasının tıp kurallarına uygun olduğu, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu'nca ilacın endikasyon dışında kullanılmasının uygun görüldüğü, ilacın kullanılmasının hayati önem arzettiği ileri sürülerek iptali ile ödenen 18.316,47 TL ilaç bedelinin başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi istenilmektedir.


SAVUNMA ÖZETİ :Ödemesi yapılan ilaçların geri ödeme kriterlerinin 5510 sayılı Kanunun 63. ve 72. maddeleri gereği Sağlık Bakanlığı yetkililerinin katılımıyla oluşturulan "Alternatif Geri Ödeme Komisyonu", "Sağlık Hizmetleri Fiyatlandırma Komisyonu" ve "Tıbbi ve Eczacılık Değerlendirme Komisyonlarında" ilgili branş uzmanlarının görüşü alınarak değerlendirildiği ve alınan kararların Sağlık Uygulama Tebliği'nde yayımlanarak yürürlüğe girdiği, adı belirtilen ilacın Sağlık Uygulama Tebliği'nin bedeli ödenecek ilaçlar listesinde yer almadığı, işlemin hukuka uygun olduğu belirtilerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.


TÜRK MİLLETİ ADINA


Karar veren Adana . İdare Mahkemesi'nce dava dosyası incelenerek gereği görüşüldü: Dava, Akciğer Kanseri olan davacının Tecentriq ticari isimli ilacın geri ödemesinin yapılması ve bugüne kadar yapılan ödemelerin iadesi talebiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin gün sayılı işlemin iptali ile ödenen 18.316,47 TL ilaç bedelinin başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.


Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın "Cumhuriyetin Nitelikleri" başlıklı 2. maddesinde, devletin nitelikleri sayılırken sosyal bir hukuk Devleti olduğu vurgulanmış olup; "Devletin Temel Amaç ve Görevleri" başlıklı 5. maddesinde, devletin temel amaç ve görevleri sayılarak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak, kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmakla görevli olduğu belirtilmiş; "Kişinin Dokunulmazlığı, Maddi ve Manevi Varlığı" başlıklı 17. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip olduğu kuralına yer verilmiş, "Sağlık, Çevre ve Konut" başlıklı 56 maddesinde, devletin, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak, tasarruf ve verimi artırarak, işbirliğini gerçekleştirmek amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenleyeceği; devletin, bu görevini kamu ve özel kesimlerdeki sağlık ve sosyal kurumlarından yararlanarak, onları denetleyerek yerine getireceği, "Sosyal Güvenlik Hakları" başlıklı 60. maddesinde, herkesin, sosyal güvenlik hakkına sahip olduğu, devletin, bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alıp teşkilatı kuracağı, başlıklı 65. maddesinde ise, devletin, sosyal ve ekonomik alanlarda Anayasa ile belirlenen görevlerini, bu görevlerin amaçlarına uygun öncelikleri gözeterek malî kaynaklarının yeterliliği ölçüsünde yerine getireceği belirtilmiştir.


5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun "Sağlık Hizmetleri ve Diğer Haklar İle Bunlardan Yararlanma" başlıklı 62. maddesinde; "Bu Kanun gereğince genel sağlık sigortasından sağlanacak sağlık hizmetlerinden ve diğer haklardan yararlanmak, genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişiler için bir hak, Kurum için ise bu hizmet ve hakların finansmanını sağlamak bir yükümlülüktür. Sağlık hizmetlerinden ve diğer haklardan genel sağlık sigortalısı ile bakmakla yükümlü olduğu kişiler yararlandırılır. Bu Kanun kapsamındaki kişilere sağlanacak sağlık hizmetleri ve diğer haklar ile kişilerden alınan primlerin tutarı arasında ilişki kurulamaz. " hükmüne, "Finansmanı Sağlanan Sağlık Hizmetleri ve Süresi" başlıklı 63. maddesinde ise; " Genel sağlık sigortalısının ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin sağlıklı kalmalarını; hastalanmaları halinde sağlıklarını kazanmalarını; iş kazası ile meslek hastalığı, hastalık ve analık sonucu tıbben gerekli görülen sağlık hizmetlerinin karşılanmasını, iş göremezlik hallerinin ortadan kaldırılmasını veya azaltılmasını temin etmek amacıyla Kurumca finansmanı sağlanacak sağlık hizmetleri şunlardır: ...


b) Kişilerin hastalanmaları halinde ayakta veya yatarak; hekim tarafından yapılacak muayene, hekimin göreceği lüzum üzerine teşhis için gereken klinik muayeneler, laboratuvar tetkik ve tahlilleri ile diğer tanı yöntemleri, konulan teşhise dayalı olarak yapılacak tıbbi müdahale ve tedaviler, hasta takibi ve rehabilitasyon hizmetleri, organ, doku ve kök hücre nakline ve hücre tedavilerine yönelik sağlık hizmetleri, acil sağlık hizmetleri, ilgili kanunları gereğince sağlık meslek mensubu sayılanların hekimlerin kararı üzerine yapacakları tıbbi bakım ve tedaviler. ...


f) Yukarıdaki bentler gereğince sağlanacak sağlık hizmetleriyle ilgili teşhis ve tedavileri için gerekli olabilecek kan ve kan ürünleri, kemik iliği, aşı, ilaç, ortez, protez, tıbbî araç ve gereç, kişi kullanımına mahsus tıbbî cihaz, tıbbî sarf, iyileştirici nitelikteki tıbbî sarf malzemelerinin sağlanması, takılması, garanti süresi sonrası bakımı, onarılması ve yenilenmesi hizmetleri. ......." hükmüne yer verilmiştir.


Devletin, herkesin sağlıklı bir yaşam sürdürmesi için gerekli teşkilatı kurmakla, yaşam hakkını sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmakla ve sosyal güvenlik hakkını sağlayacak gerekli tedbirleri almakla görevli olduğu ve bu kapsamda sosyal güvenlik hakkına sahip kişilerin tedavi giderlerinin ödenmesine ilişkin usul ve esasların belirlenmesi için, içlerinde davalı idarenin de yer aldığı bazı kurum ve kuruluşlara düzenleme yapma yetkisi verildiği anlaşılmaktadır. Ancak söz konusu yetkinin, planlama ve bazı düzenlemelerin yapılması amacıyla kullanılması gerektiği açık olup; yetkinin veriliş amacı aşılarak, ilgililerin sağlık hizmetine ulaşmasının engellenmesi veya ağır bir mali yük altında bırakılması sonucunu doğuracak şekilde uygulanması hukuken mümkün bulunmamaktadır.


Dava dosyasının incelenmesinden; davacının kanser teşhisi konulmak suretiyle tedavisinin devam ettiği, İç Hastalıkları/Tıbbi Onkoloji Uzmanı tarafından verilen reçete gereği "atezolizumab" etken maddeli "Tecentriq" ticari markalı ilacın Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu'nun tarihli onayı ile kullanılmasının uygun görüldüğü, ilaç bedellerinin davacı tarafından ödendiği, davacının anılan ilacın bedelinin Kurum tarafından ödenip ödenmeyeceğine yönelik günlü dilekçe ile yaptığı başvurunun gün sayılı işlemle reddedildiği, anılan işlemin iptali ile ödediği ilaç bedellerinin yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.


Uyuşmazlık konusu olayda, kanser hastası olan davacının hastalığının tedavisinde kullanılması için uygun görülen "atezolizumab" etken maddeli "Tecentriq" ticari markalı ilacın, tedavi sürecinin bir parçası olduğu, davacının hastalığı da göz önüne alındığında hayati öneminin bulunduğu, dolayısıyla sözü edilen ilaç bedelinin ödenmemesinin, davacının sağlıklı yaşam hakkı ve sosyal devlet ilkesi ile bağdaşmayacağı açıktır.


Bu durumda, yürütülen tedavi kapsamında davacı için kullanılan ilaç bedelinin kesinti yapılmaksızın ödenmemesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

Öte yandan, söz konusu ilaç bedelinin tedavi süresi boyunca kesinti yapılmaksızın karşılanması ve kendi imkanları ile ödediği 18.316,47 TL fatura bedelinin kesinti yapılmaksızın ödenmesi talepli başvurunun reddine ilişkin işlemin hukuka aykırılığının tespit edildiği, hukuka aykırılığı saptanan işlemler nedeniyle ilgililerin uğradığı zararın idarece tazmini Anayasa’nın 125. maddesi gereği bir zorunluluk ve idare hukukunun bilinen ilkelerinden olduğu dikkate alındığında, davacının kendi imkanları aldığı ilaç bedellerinin, herhangi bir kesinti yapılmaksızın, idareye başvuru tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davalı idarece davacıya ödenmesi gerekmektedir.


Açıklanan nedenlerle,


1-Dava konusu işlemin iptaline,

2-Davanın kabulü ile davacının ödediği 18.316,47 TL ilaç bedelinin kesinti yapılmaksızın idareye başvuru tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davacıya ÖDENMESİNE,

3-Hükmedilen tutar üzerinden hesaplanan 1.251,19 TL nispi karar harcından peşin alınan 80,70 TL çıkarıldıktan sonra kalan 1.170,49 TL'nin davacıya tamamlattırılmasına ve bunun tahsili için 492 sayılı Harçlar Kanununun 28. maddesi uyarınca işbu kararın tebliğinden sonra ilgili vergi dairesine müzekkere yazılmasına,

4-Harç tamamlandıktan sonra 1.251,19 TL nispi harç tutarının davalı idareden alınarak davacıya verilmesine,

5-Aşağıda dökümü yapılan yargılama giderinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine,

6-Kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca nispi olarak belirlenen 2.747,47 TL vekalet ücretinin davalı idare tarafından davacıya ödenmesine,

7-Artan posta ücretinin talep edilmemesi halinde kararın kesinleşmesinden sonra yatıran taraflara re'sen iadesine,

8-Kararın tebliğini izleyen günden itibaren 30 gün içerisinde Adana Bölge İdare Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere, tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



Başkan Üye Üye

コメント


bottom of page