top of page
Ara

Akciğer Kanseri - ZEPZELCA İlaç İçin Kazandığımız Emsal Dava Sonucu !!!

TÜRK MİLLETİ ADINA


T.C.

BURSA .

İŞ MAHKEMESİ



GEREKÇELİ KARAR



ESAS NO : 2022/

KARAR NO : 2023/

HAKİM :

KATİP :

DAVACI :

MİRASÇILAR VEKİLLERİ : Av. TÜRKER FATİH ÇİÇEK -

DAVALI : SOSYAL GÜVENLİK KURUMU BAŞKANLIĞI -

VEKİLİ :

DAVA : İş (Kurum İşleminin İptali İstemli)

DAVA TARİHİ :

KARAR TARİHİ :

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH :


Mahkememizde görülen İş (Kurum İşleminin İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda :


GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

TALEP


Davacı tarafça Mahkememize verilen dava dilekçesi ile özetle; akciğer kanseri hastalığı tanısı konulan hastalığının tedavisinde hayati önem taşıması ve muadili olmadığı gerekçesiyle hekimi tarafından uygun görülen ve Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz kurumunca da onay verilen ZEPZELCA isimli ilaç bedelinin maddi açıdan karşılanabilirliğinin güç olması nedeniyle kurum tarafından kesintisiz olarak ücretsiz karşılanması yönde kuruma yaptıkları tarihli başvurularının, bedeli ödenecekler ilaçlar listesinde bulunmadığı belirtilerek tarih sayılı yazı ile reddedildiğini, Anayasa madde 17 gereğince yaşam hakkının Anayasal hak olarak hukuken koruma altında olduğunu, ayrıca Anayasa madde 56 da devletin sağlıkla ilgili yükümlülüklerini yerine getireceğini işaret ederek sağlık güvencesi ve tedavi alma hakkını hukuken koruma altına alındığını, tüm bu hususlar gözetilerek davalı kurumun ilaç bedelinin karşılanmayacağınan dair tarihli ret kararının iptali ile söz konusu ilacın bedelinin tedavi sonuçlanıncaya kadar kurumca kesintisiz olarak karşılanması yönde ihtiyati tedbir kararı verilmesini, devamla iş bu dava ile söz konusu ilacın tedavi süreci boyunca kurum tarafından ücretsiz karşılanması gerektiğinin tespiti talep edilmiştir.


Aşamada Mahkememizce ihtiyati tedbir talebi tarihli kararımız ile kabul edilmiş, tedbire itirazın reddine dair kararımız ise istinaf incelemesinden BAM . Hukuk Dairesinin esastan ret kararı ile tasdik edilmiştir.


Davanın devamı sırasında 'ın tarihinde vefatı sebebiyle mirasçıları ve 'ın davaya devam iradeleri doğrultusunda yargılamaya mirasçılar yönünden devam edilmiştir.


CEVAP


Davalı Kurum vekili, davaya cevap ve savunmalarında özetle; kurum işlemlerinin yasa ve usule uygun olduğunu beyanla haksız ve dayanaktan yoksun açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.


DELİLLER :


Davacı – muris 'a ait kurum kayıtları, hastane /tıbbi dökümanlar, ilgili sağlık kurumundan hekim görüşü içerir yazı, kuruma başvuru dilekçesi ve kurum cevabı ile dayanak belgeler, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu belgeleri, anılan ilacın gerekliliği hususunda hekim görüşünü içerir yazı, en son Yüksek Mahkeme kararları doğrultusunda “ İç Hastalıkları Ana Bilim Dali Tıbbi Onkoloji Ana Bilim Dalı Kurulu “ üyeleri 3 kişilik Sağlık Kurulundan söz konusu ilacın gerekliliği hususunda sağlık kurulu raporu, söz konusu ilacın kurumca karşılanıp karşılanmayacağı ve kurumun ret işleminin mevzuat ve yönetmelik hükümlerine göre değerlendirilmesi hususunda Eczacı ve Sosyal Güvenlik Uzmanından oluşan iki kişilik bilirkişi heyetinden rapor.


Dava konusu taleple ilgili yaptırılan bilirkişi incelemeleri :

Yüksek Yargı kararları doğrultusunda iyileştirme kavramından anlaşılması gerekenin sigortalı hastanın sağlığına kavuşması ve hastalığın iyişleşmesi veya yaşam süresinin uzalamasına ya da kalitesinin artmasına katkı sağlayıp sağlamayacağı hususları olduğunun gözetilmesi suretiyle tedavide kullanılan dava konusu ilacın davacıda bulunan kanser hastalığının tedavisinde hayati önemi haiz ve kullanılmasının zorunlu olup olmadığı, iyileşmesine katkısı, bilinen mevcut tedavi yöntemlerine göre daha etkin ve daha yararlı olup olmadığının belirlenmesi açısından “ İç Hastalıkları Ana Bilim Dali Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Kurulundan alınan sağlık kurulu raporunda; ilacın hastanın tedavisinde hayati öneme haiz olduğu, ilacın kullanılmasının hastanın tıbben iyileşmesine katkı sağlamasının beklenildiği, muadilinin olmadığı yönde mutaala edilmiştir.


Davaya konu ilaç bedelinin uygunluğu ve katkı payının hususunda Sosyal Güvenlik Mevzuatı uzmanı bilirkişi ve ’dan oluşan heyetten alınan raporda; “..davaya konu ilacın SGK tarafından ücretsiz karşılanmasına yönelik talebin, Davalı kurumca karşılanmamasının ve bu ret kararının Bilimsel /Objektif/Denetlenebilir gerekçesinin oluşturulmamasının mevzuata uygun olmadığ, davacı tarafın ilaç bedeli talebinin Sağlık Bakanlığı Liste fiyatlarına uygun olduğu ve ödemesinin mümkün olduğu, ayrıca SUT eki “ Ayakta tedavide Hekim ve Diş Hekimi Muayenesi Kaktılım Payı Alınmayacak kronik Hastalıklar listesinde ( EK-1/A) ise yer alan hastalık nedeniyle davacının ilaç katkı bedelinden muafiyeti bulunduğu “ yönde görüş belirtilmiştir.


DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :

Dava, ilaç bedellerinin ödenmesi talebinin reddine ilişkin kurum işleminin iptali ile hastanın tedavi süresince kullanımı gerekli olan ZEPZELCA adındaki ilacın bedelinin kurumca karşılanması talepli açılmış aşamada ilacın muhatabı 'ın vefatı sebebiyle mirasçıları davayı devam ettirmişlerdir.

Bu bağlamda dosya kapsamına göre, davacı tarafça iş bu davaya konu talebiyle ilgili olarak dava şartı olan kuruma başvuru koşulunu yerine getirilmiş, talebin kurumca tarihli yazı ile “bedeli ödenecek ilaçlar listesinde olmadığı”gerekçesiyle reddedildiği anlaşılmıştır.

Dosyaya celbedilen tıbbi dökümanlar, Hastane kayıtlarına göre Akciğer kanseri hastalığı ile ilgili tedavi gören davacıların murisine hekimi tarafından uygun görülen immünoterapi yöntemine binaen reçete edilen ZEPZELCA isimli ilacın bedelinin piyasa fiyatlarına göre oldukça yüksek olduğu, 5510 sayılı Kanun'un 60.maddesi kapsamında genel sağlık sigortalısı olan davacının ilaç bedellerinin kurumca bedelsiz olarak karşılanmasına yönelik kuruma yaptığı başvurunun kurumun ilgili birimleri tarafından yapılan değerlendirme sonucu ödenmeyeceği yönde cevap verilerek reddedildiği , davacıların murisinin 5510 Sayılı Yasanın 4/a sigortalılık statüsünde 2004 yılından itibaren emekli aylığı aldığı anlaşılmıştır.


5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanununun 1. maddesinde; bu Kanun ile Kuruma görev ve yetki veren diğer kanunların hükümlerini uygulamak üzere Sosyal Güvenlik Kurumunun kurulduğu belirtilmiş, 3. maddesinde de; Kurumun amacı açıklanmış ve devamında görevleri sayılmış, maddenin (a) fıkrasında, ulusal kalkınma strateji ve politikaları ile yıllık uygulama programlarını dikkate alarak sosyal güvenlik politikalarını uygulamak, bu politikaların geliştirilmesine yönelik çalışmalar yapmak görevleri arasında sayılmıştır.

Belirtilen 5502 sayılı Kanunun 41. maddesinde ise Kurumun, kanunla yerine getirmekle yükümlü olduğu hizmetlerin uygulanmasına ilişkin hususları duyurmak amacıyla tebliğ çıkarmaya yetkili olduğu, Kurum dışındaki gerçek ve tüzel kişileri ilgilendiren tebliğlerin Resmi Gazete'de yayımlanacağı düzenlenmiştir.

Bu düzenleme uyarınca Sosyal Güvenlik Kurumunca sağlık yardımları karşılanan kişilerin, sağlık kurum ve kuruluşlarında yapılan tedavilerine ait ücretler ile tedavi yardımlarının verilmesine ilişkin usul ve esasların belirtildiği sağlık uygulama tebliğleri yayımlanmaktadır.


5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun “Finansmanı Sağlanan Sağlık Hizmetleri ve Süresi" başlıklı 63. maddesi, “Genel sağlık sigortalısının ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin sağlıklı kalmalarını; hastalanmaları halinde sağlıklarını kazanmalarını; iş kazası ile meslek hastalığı, hastalık ve analık sonucu tıbben gerekli görülen sağlık hizmetlerinin karşılanmasını, iş göremezlik hallerinin ortadan kaldırılmasını veya azaltılmasını temin etmek amacıyla Kurumca finansmanı sağlanacak sağlık hizmetlerini saymış olup, bu maddenin f bendi; “Yukarıdaki bentler gereğince sağlanacak sağlık hizmetleriyle ilgili teşhis ve tedavileri için gerekli olabilecek kan ve kan ürünleri, kemik iliği, aşı, ilaç, ortez, protez, tıbbî araç ve gereç, kişi kullanımına mahsus tıbbî cihaz, tıbbî sarf, iyileştirici nitelikteki tıbbî sarf malzemelerinin sağlanması, takılması, garanti süresi sonrası bakımı, onarılması ve yenilenmesi hizmetleri.” şeklindedir.


5510 sayılı Kanunun 63. maddesinin 6518 sayılı Kanun ile değişik 2. fıkrası; “Kurum, finansmanı sağlanacak sağlık hizmetlerinin teşhis ve tedavi yöntemleri ile, (f) bendinde belirtilen sağlık hizmetlerinin türlerini, miktarlarını ve kullanım sürelerini, ödeme usûl ve esaslarını Sağlık Bakanlığının görüşünü alarak belirlemeye yetkilidir. Kurum, bu amaçla komisyonlar kurabilir, ulusal ve uluslararası tüzel kişilerle işbirliği yapabilir. Komisyonların çalışma usûl ve esasları Maliye Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığının görüşü alınarak Kurumca belirlenir.” düzenlemesini içermektedir.


5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun ''Kurumca finansmanı sağlanmayacak sağlık hizmetleri'' başlıklı 64. maddesinde, ''Kurumca finansmanı sağlanmayacak sağlık hizmetleri şunlardır:

a) Vücut bütünlüğünü sağlamak amacıyla yapılan ve iş kazası ile meslek hastalığına, kazaya, hastalıklara veya konjenital nedenlere bağlı olarak ortaya çıkan durumlarda yapılacak sağlık hizmetleri dışında estetik amaçlı yapılan her türlü sağlık hizmeti ile estetik amaçlı ortodontik diş tedavileri,

b) Sağlık Bakanlığınca izin veya ruhsat verilmeyen sağlık hizmetleri ile Sağlık Bakanlığınca tıbben sağlık hizmeti olduğu kabul edilmeyen sağlık hizmetleri.

c) Yabancı ülke vatandaşlarının; genel sağlık sigortalısı veya genelsağlık sigortalısının bakmakla yükümlü olduğu kişi sayıldığı tarihten önce mevcut olan kronik hastalıkları,

d) 63. maddeye göre yöntem, tür, miktar ve kullanım sürelerinin belirlenmesi sonucunda Kurumca finansmanı sağlanacak sağlık hizmetlerinin kapsamı dışında bırakılan sağlık hizmetleri,

Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûl ve esaslar Sağlık Bakanlığının uygun görüşü alınarak, Kurumca çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.'' kuralı yer almıştır.

Görüldüğü üzere Kanun maddesinde, davalı Kurumca bedeli ödenmeyecek sağlık hizmetleri sayılmak suretiyle belirlenmiştir. Dolayısıyla bu maddede sayılanlar haricindeki sağlık hizmetine ilişkin tedavi giderlerinin Kurumca karşılanması gerekir.


5510 sayılı Yasa'nın 63. maddesi gereğince; hastalığı durumunda sigortalı veya hak sahiplerinin sağlıklarını kazanmaları için gerekli ilacın Kurum tarafından karşılanması gerekmekte olup teşhis edilen hastalığının Kurumca finansmanı sağlanan yöntem ve ilaçlarla tedavi edilemediğinin anlaşılması karşısında; somut olayda, tedavi için tıbben gerekli olduğunun anlaşılması durumunda, Yasa'nın 64. maddesindeki düzenlemeden, davaya konu içerikli ilaçların finansmanının sağlanmasına engel bir anlamın çıkarılamayacağı gözetilmelidir.

Yine 5510 sayılı yasanın 62. maddesinde bu kanun gereğince genel sağlık sigortasından sağlanılacak sağlık hizmetlerinden ve diğer haklardan yararlanmak genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişiler için bir hak, Kurum için ise bu hizmet ve hakların finansmanını sağlamak bir yükümlülük olduğu, sağlık hizmetlerinden ve diğer haklardan genel sağlık sigortalısı ile bakmakla yükümlü olduğu kişilerin yararlanacağı düzenlenmiştir.


Öte yandan Anayasamızın 56. maddesinde herkes sağlıklı bir çevrede yaşam hakkına sahip olduğu, çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşların ödevi olduğu, devletin herkesin hayatını beden ve ruh sağlığı içerisinde sürdürmesini sağlamak, insan ve madde gücüne tasarruf ve verimi artırmak, geliştirmek amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenleyeceği, devlet bu görevini kamu ve özel kesimlerdeki sağlık ve sosyal kurumlarından yararlanarak ve onları denetleyerek yerine getireceği, sağlık hizmetlerinin yaygın bir şekilde yerine getirilmesi için kanunla genel sağlık sigortası kurulabileceği belirtilmiştir.


Ankara BAM .HD'nin 2018/ Esas ve 2019/ Karar sayılı ve tarihli kararında da ....Sağlık hizmetleri, ertelenemez ve ikame edilemez özellikleri yanında, doğrudan yaşam hakkına ilişkin kamu hizmeti niteliğindedir. Hastanın muayenesini ve tetkiklerini yapmak suretiyle hastalığı teşhis eden doktor tarafından, hastalığın tedavisinde kullanılması uygun görülen ve kullanılması hastanın tercihine bırakılmayan (aksi yöndeki uygulama tıbbi gerekliliklere ve tıbbi etik kurallarına uygun değildir) ve hasta tarafından bedeli mukabilinde piyasadan temin edilen ilaç bedelinin ödenmeyerek hastanın sağlık hizmetine erişim hakkının engellenmesi veya ağır bir maddi yük altında bırakılması sağlıklı yaşam hakkına ve sosyal devlet ilkesine aykırıdır. Davacının hastalığı kanser hastalığı olup, metastazlarla seyretmektedir. İnsan yaşamının kutsallığı ve temel insan haklarından olan, yaşama ve sosyal güvenlik hakkının özüne dokunacak sınırlamalar getirilemeyeceği yönündeki ilkeler göz önüne alındığında ve Kurumca tarihinden itibaren dava konusu “KADCYLA" isimli ilacın, Bedeli Ödenecek İlaçlar Listesine eklenmesi karşısında bu ilacın hasta açısından tıbben gerekli olduğu esas alınarak sonuca gidilmesi gerekmektedir. " denilmek suretiyle, hastalığın tedavisinde kullanılması uygun görülen ve kullanılması hastanın tercihine bırakılmayan ve hasta tarafından bedeli mukabilinde piyasadan temin edilen ilaç bedelinin ödenmeyerek hastanın sağlık hizmetine erişim hakkının engellenmesi veya ağır bir maddi yük altında bırakılmasının sağlıklı yaşam hakkına ve sosyal devlet ilkesine aykırı olduğu ve bu ilkeler ile birlikte ilacın tıbben gerekli olduğu esas alındığında dava konusu ilaçların finansmanını sağlamanın kurumun yükümlülüğü olduğuna değinmektedir.


Yine Bursa BAM .Hukuk Dairesi'nin tarih, 2020/ Esas ve 2020/ Karar sayılı ilamında "...Somut olayda; metastik kolon kanseri nedeniyle tedavi gören davacıların murisine ilişkin olarak Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumunun tarih ve sayılı yazısı ile dava konusu ilacın kullanılmasına izin verilmesi, bedeli sigortalı tarafından ödenmek suretiyle satın alınan ilacın kullanılmasının alanında uzman hekimlerce gerekli görülmesi, ilacın tedavide yarar sağlamadığının veya bedeli ödenecek olan ilaçlar listesinde yer alan ve muadili olduğu tıbben kabul edilmiş bulunan başka ilaç veya ilaçlar olduğunun davalı Kurumca tıbbi dayanakları gösterilmek suretiyle kanıtlanmamış olması, temel insan haklarından olan yaşama ve sosyal güvenlik hakkının özüne dokunacak sınırlamalar getirilmesinin anılan yasal düzenlemelere uygun düşmemesi, insan yaşamının kutsallığı, sosyal hukuk devleti olmanın gerekleri,dosya kapsamı, mevcut delil durumu, İlk Derece Mahkemesinin gerekçesi hep birlikte değerlendirildiğinde verilen kararda isabetsizlik görülmemiştir." denilmektedir.


Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, davacıların murisi 'ın maruz kaldığı kanser hastalığının tedavisinde Medicana hastahanesi hekim görüşü yazısında tedavide fayda sağlayacağı öngörüsüyle kullanımı zorunlu kılınan ZEPZELCA isimli ilacın Onkoloji Ana Bilim Dalı üyelerinden oluşan sağlık kurulu raporu ile de benzer durumdaki hastalar için hayati önem taşıdığı ve muadili olmadığı belirlenmiştir.


Sağlık Kurulu raporu, bilirkişi raporundaki tespit ve değerlendirmeler ile yukarıda belirtilen aynı mahiyetteki davalarla ilgili Yüksek Mahkeme kararları ışığında dava konusu ilacın; sigortalı hastanın sağlığına kavuşması ve hastalığın iyileşmesine fayda sağladığının tüm dosya kapsamı ile sabit olduğu, insan sağlığına ilişkin hiçbir hastalık hakkında kesin olarak iyileşir/iyileşemez şeklinde bir tanının hiçbir sağlık kurulu raporu ile günümüz şartlarında ortaya konamayacak olması karşısında, ilacın davacı açısından hayati öneme haiz ve zorunlu olduğu kanaati ile hastanın sağlık hizmetine erişim hakkını engelleyecek veya hastanın dolayısıyla genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin ödeyemeyeceği ağır bir maddi yük altında bırakacak şekilde kullanılması yaşam hakkına ve sosyal devlet ilkesine aykırılık da teşkil edeceğinden, kurumun anılan ilaç bedelinin ücretsiz karşılanmasına ilişkin başvuruya dair ret işleminin yerinde olmadığı açıktır. Davacı murise konulan teşhisin sağlık kurulu raporu ile " nüks küçük hücreli akciğer kanseri " hastalığı olduğu , Sağlık Uygulama Tebliği'nin “Ayakta Tedavide Hekim ve Diş Hekimi Muayenesi Katılım Payı Alınmayacak Kronik Hastalıklar Listesi” nde (EK-1/A) "C34 kodlu Bronş ve Akciğerlerde Malıgn Neoplazmları" hastalığının yer aldığı, hastalığa ilişkin tedavide katılım payı alınmaksızın, ilaç bedelinin kurumca kesintisiz olarak ödenmesi gerekeceği, bu kapsamda Mahkememizin ihtiyati tedbir kabul kararı ile kurumca ödenmiş ilaç bedellerinin kurum üzerinde bırakılması gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.


H Ü K Ü M: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;


1-Davanın Kabulü ile;

Davalı SGK tarafından dava konusu ilacın ücretsiz karşılanması talebinin reddine ilişkin tarih, sayılı kurum işleminin iptaline, söz konusu ilacın hiçbir kesinti yapılmaksızın davalı kurum tarafından karşılanması gerektiğinin tespitine,

Mahkememiz ihtiyati tedbir kararı boyunca kurumca karşılanan ilaç bedellerinin kurum üzerinde bırakılmasına,


2-)Davalı kurum harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, dava açarken yatırılan 80,70 TL Peşin harç tutarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,

3-)Davacı tarafından harç hariç davetiye, müzekkere, bilirkişi heyet ücreti olarak sarfedilen toplam toplam 2116,00 TL yargılama giderinin davalı kurumdan alınara TL. yargılama giderinin davalı kurumdan alınarak miras payları oranında mirasçılara ödenmesine, varsa sarfedilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,

4- Davacı/mirasçılar vekille temsil edildiğinden, karar tarihi itibari ile yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hesap edilen ve maktu ücretin altında kalamayacağı kuralı gözetilerek belirlenen 9200,00 TL ücreti vekaletinin davalı kurumdan alınarak davacı tarafa ödenmesine,


Dair tebliğden itibaren iki haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar davacı mirasçılar vekilinin yüzüne karşı, DAVALI SGK VEKİLİNİN YOKLUĞUNDA açıkça okunarak usulen tefhim olundu.




Katip e-imzalıdır. Hakim e-imzalıdır.

댓글


bottom of page