top of page

Bronş ve Akciğer Malign Neoplazmı - İmfinzi ( Durvalumab ) İlaç İçin Kazandığımız Davanın Sonucu !

T.C.

İSTANBUL

. İDARE MAHKEMESİ



ESAS NO : 2025/

KARAR NO : 2025/




DAVACI :

VEKİLİ : AV. TÜRKER FATİH ÇİÇEK


DAVALI : SOSYAL GÜVENLİK KURUMU BAŞKANLIĞI /ANKARA

VEKİLİ :


DAVANIN ÖZETİ : '' Bronş ve Akciğer Malign Neoplazmı '' teşhisi konulan davacının, tedavisinde kullanılan ''Durvalumab'' etken maddeli ''İmfinzi'' isimli ilacın bedelinin tedavi süresi boyunca kesinti yapılmaksızın karşılanması istemiyle yapılan başvurunun reddedilmesine ilişkin tarih ve sayılı İstanbul Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü Süreyyapaşa Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezi işleminin; bahse konu ilacın hekim tarafından kullanılmasının uygun görüldüğü, sosyal devlet ilkesi gereğince ücretinin karşılanması gerektiği, hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek iptali istenilmektedir.


SAVUNMA ÖZETİ : Dava konusu İlacın Sağlık Uygulama Tebliği'nin bedeli ödenecek ilaçlar (Ek-4/A) Listesi'nde yer almadığı, dava konusu işlemin hukuka ve mevzuata uygun olduğu iddialarıyla davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.


TÜRK MİLLETİ ADINA



Karar veren İstanbul İdare Mahkemesi'nce, duruşma için önceden belirlenen tarihinde davacı vekili 'nın ve davalı İdareyi temsilen nın geldikleri görülerek, taraflara usulüne uygun olarak söz verilip açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilmek suretiyle işin gereği görüşüldü:

Dava; ''Bronş ve Akciğer Malign Neoplazmı'' teşhisi konulan davacının, tedavisinde kullanılan ''Durvalumab'' etken maddeli ''İmfinzi'' isimli İlacın bedelinin tedavi süresi boyunca kesinti yapılmaksızın karşılanması istemiyle yapılan başvurunun reddedilmesine ilişkin tarih ve sayılı İstanbul Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü Süreyyapaşa Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezi işleminin iptali istemiyle açılmıştır.


Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nca kabul edilen ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin de tarafı olduğu İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin 3. maddesinde; "Yaşamak, hürrüyet ve kişi emniyeti her ferdin hakkıdır." kuralı, 22. maddesinde; "Her şahsın, cemiyetin bir şahsı olmak itibariyle, sosyal güvenliğe hakkı vardır; haysiyeti için ve şahsiyetinin serbestçe gelişmesi için zaruri olan ekonomik, sosyal ve kültürel hakların milli gayret ve milletlerarası işbirliği yoluyla ve her devletin teşkilatı ve kaynaklarıyla mütenasip olarak gerçekleştirilmesine hakkı vardır."kuralı, 25. maddesinin 1. fıkrasında; "Her şahsın, gerek kendisi gerekse ailesi için, yiyecek, giyim, mesken, tıbbi bakım, gerekli sosyal hizmetler dahil olmak üzere, sağlığı ve refahını temin edecek uygun bir hayat seviyesine ve işsizlik, hastalık, sakatlık, dulluk, ihtiyarlık veya geçim imkanlarından iradesi dışında mahrum bırakacak diğer hallerde güvenliğe hakkı vardır." kuralı yer almaktadır.


Bakanlar Kurulu'nun 10/07/2003 tarih ve 2003/5923 sayılı Kararnamesi ile yürürlüğe giren Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme'nin 9. fıkrasında; bu Sözleşme'ye taraf Devletlerin, herkese sosyal sigorta da dahil olmak üzere sosyal güvenlik hakkını tanıdığı belirtilmiş, 12. maddesinin 1. fıkrasında; "Bu Sözleşme'ye Taraf Devletler, herkesin, ulaşılabilecek en yüksek fiziksel ve zihinsel sağlık standardına sahip olma hakkını kabul ederler." düzenlemesi getirilerek, 2. fıkrasında; sözleşmeye taraf devletlerin bu hakkın tam olarak kullanılmasını sağlamak için alacakları tedbirler sayılmış, (d) bendinde ise; hastalık durumunda herkese tıbbi hizmet ve tıbbi bakım sağlayacak koşulların yaratılması amacıyla taraf devletlerin gerekli tedbirleri alacakları ifade edilmiştir.


Anayasa'nın 2. maddesinde; Devletin sosyal bir hukuk devleti olduğu vurgulanmış, 5. maddesinde; kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak, kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak Devletin temel amaç ve görevleri olarak sayılmış, 17. maddesinin 1. fıkrasında; "Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir." hükmüne, 56. maddesinin 3. fıkrasında; "Devlet, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak; insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak, işbirliğini gerçekleştirmek amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet verilmesini düzenler." hükmüne, 4. fıkrasında; "Devlet, bu görevini kamu ve özel kesimlerdeki sağlık ve sosyal kurumlarından yararlanarak, onları denetleyerek yerine getirir." hükmüne, 60. maddesinin 1. fıkrasında; "Herkes, sosyal güvenlik hakkına sahiptir." hükmüne, 2. fıkrasında; "Devlet, bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar." hükmüne, 65. maddesinde; "Devlet, sosyal ve ekonomik alanlarda Anayasa ile belirlenen görevlerini, bu görevlerin amaçlarına uygun öncelikleri gözeterek mali kaynaklarının yeterliliği ölçüsünde yerine getirir." hükmüne yer verilmiştir.


663 sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin 27. maddesinin 2. fıkrasının (a) bendinde; "Görev alanına giren ürünlerin ruhsatlandırılması, üretimi, depolanması, satışı, ithalatı, ihracatı, piyasaya arzı, dağıtımı, hizmete sunulması, toplatılması ve kullanımları ile ilgili kural ve standartları belirlemek, bu faaliyetleri yürütecek kamu ve özel hukuk tüzel kişileri ile gerçek kişilere izin vermek, ruhsatlandırmak, denetlemek ve gerektiğinde yaptırım uygulamak, laboratuvar analizlerini yapmak veya yaptırmak" Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumunun görev ve yetkileri arasında sayılmıştır.


3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu'nun 3/k maddesinde; "Koruyucu, teşhis, tedavi ve rehabilite edici hizmetlerde kullanılan ilaç, aşı, serum ve benzeri biyolojik maddelerin üretiminin ve kalitesinin teşvik ve temini esas olup, her türlü müstahzar, terkip, madde, malzeme, farmakopemamülleri, kozmetikler ve bunların üretiminde kullanılan ham ve yardımcı maddelerin ithal, ihraç, üretim, dağıtım ve tüketiminin, amaç dışı kullanılmak suretiyle fizik ve psişik bağımlılık yapan veya yapma ihtimali bulunan madde, ilaç, aşı, serum ve benzeri biyolojik maddeler ile diğer terkiplerin kontrolüne, murakabesine ve bunların yurt içinde ve yurt dışında ücret karşılığı kalite kontrollerini yaptırmaya, özel mevzuata göre ruhsatlandırma izin ve fiyat verme işlerini yürütmeye Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı yetkilidir." hükmü yer almaktadır.


Sağlık Uygulama Tebliği'nin "Reçetelere yazılabilecek ilaç miktarı" başlıklı 4.1.4 maddesinin dördüncü fıkrasında; "Bir ilacın Ülkemizde onaylanmış endikasyonu ve Kısa Ürün Bilgisinde tanımlanan dozu dışındaki her türlü kullanımı, Sağlık Bakanlığınca verilen endikasyon dışı ilaç kullanım onayı ile mümkündür.

a) Bir ilacın ülkemizde onaylanmış endikasyonu dışındaki her türlü kullanımı için Sağlık Bakanlığı tarafından yayımlanan “Endikasyon Dışı İlaç Kullanımı Kılavuzu”nda belirtilen esaslara da uyulacak olup, kılavuzda tanımlanmamış durumlar için hasta bazında Sağlık Bakanlığı endikasyon dışı ilaç kullanımı onayı aranır.

b) Kurum web sayfasında yayımlanan EK-4/D Listesinde yanında (*) yıldız işareti bulunmayan ilaçların, söz konusu listede ilişkilendirilen hastalıklarda kullanımı halinde Sağlık Bakanlığı endikasyon dışı ilaç kullanım onayı aranmaz.

c) Sağlık Bakanlığı tarafından verilen endikasyon dışı ilaç kullanım onaylarında, bu onay için süre belirtilmemiş ise rapor yenilenmesinde yeni onay aranmaz.

ç) Endikasyon dışı ilaç kullanım onayı aranacak ilaçlar için reçeteler ve sağlık raporları ilgili uzman hekim/hekimlerce düzenlenir.

d) Bir ilacın Ülkemizde onaylanmış endikasyonunda tanımlı olmayıp, SUT’ta özel düzenleme olarak yer alan koşulu dışında kullanımı, Sağlık Bakanlığınca hasta bazında verilen endikasyon dışı ilaç kullanım onayı ile kuralı getirilmiştir.

e) EK-4/A Listesinde yer alan ve SUT’ta endikasyona dayalı özel düzenlemesi olan bir ilacın, bu düzenlemenin yürürlük tarihinden sonra Sağlık Bakanlığınca sonradan ilacın ülkemizdeki ruhsatlı endikasyonlarına yeni bir endikasyon eklenmesi halinde; ilacın eklenen yeni endikasyonda kullanımı, Sağlık Bakanlığınca hasta bazında verilen endikasyon dışı ilaç kullanım onayı ile mümkündür." kuralına yer verilmiştir.

Devletin, herkesin sağlıklı bir yaşam sürdürmesi için gerekli teşkilatı kurmakla, yaşam hakkını sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmakla ve sosyal güvenlik hakkını sağlayacak gerekli tedbirleri almakla görevli olduğu ve bu kapsamda sosyal güvenlik hakkına sahip kişilerin tedavi giderlerinin ödenmesine ilişkin usul ve esasların belirlenmesi için, içlerinde davalı İdarenin de yer aldığı bazı kurum ve kuruluşlara düzenleme yapma yetkisi verilmekle birlikte söz konusu yetkinin, planlama ve bazı düzenlemelerin yapılması amacıyla kullanılması gerektiğinden, yetkinin veriliş amacı aşılarak, ilgililerin sağlık hizmetine ulaşmasının engellenmesi veya ağır bir mali yük altında bırakılması sonucunu doğuracak şekilde uygulanması hukuken mümkün değildir.

Dava dosyasının incelenmesinden; "Bronş ve Akciğer Malign Neoplazmı" teşhisi konulan davacının, tedavisinde kullanılan ''Durvalumab'' etken maddeli "İmfinzi" isimli İlacın bedelinin tedavi süresi boyunca karşılanması istemiyle yapılan başvurunun, İstanbul Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü Süreyyapaşa Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezi'nin tarih ve sayılı işlemi ile; "2013 yılı Sağlık Uygulama Tebliği Ek-4/A Ödenecek İlaçlar Listesi'nde, ilacın tanımlı olmadığı" gerekçesi ile reddedilmesi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.


Uyuşmazlıkta; 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu kapsamında genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişiler için öngörülen sağlık hizmetlerinin finansmanını sağlama görevinin davalı İdarenin yükümlülüğünde bulunması karşısında, davacının tedavisinde kullanılmak üzere doktoru tarafından reçete edilen ''Durvalumab'' etken maddeli "İmfinzi" isimli ilacın bedelinin karşılanması talebiyle yapılan başvurunun reddedilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlılık bulunmadığı sonucuna varılmaktadır.


Bununla birlikte; hukuka aykırılığı belirlenen dava konusu işlem nedeniyle ilaç bedellerinin herhangi bir kesinti yapılmaksızın ödenmesi gerekliliği Anayasal ve yasal bir zorunluluk olarak ortaya çıkmaktadır.


Açıklanan nedenlerle; dava konusu işlemin iptaline, aşağıda ayrıntısı gösterilen 2.498,20-TL yargılama giderlerinin ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca duruşmalı işler için belirlenen 36.000,00-TL vekalet ücretinin davalı İdareden alınarak davacıya verilmesine, artan posta ücreti avansının talep edilmemesi halinde hükmün kesinleşmesinden sonra resen taraflara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 30 gün içerisinde İstanbul Bölge İdare Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere, 27/10/2025 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


Başkan Üye Üye

Yorumlar


bottom of page