top of page

Serviks Uteri Kanseri - Keytruda İlaç İçin Kazandığımız Davanın Sonucu !

T.C.

DENİZLİ

. İDARE MAHKEMESİ


ESAS NO : 2025/

KARAR NO : 2025/




DAVACI :

VEKİLİ : Av. TÜRKER FATİH ÇİÇEK


DAVALI : SOSYAL GÜVENLİK KURUMU BAŞKANLIĞI-ANKARA

VEKİLİ :


DAVANIN ÖZETİ :Serviks Uteri kanseri bulunan davacı tarafından, “Pembrolizumab” etkin maddeli ''Keytruda'' isimli ilaç bedellerinin karşılanması istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin Denizli Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünün tarih ve sayılı işleminin; hukuka aykırı olduğu, ilacın kullanılmasının hastalığının seyri ve tedavisi açısından zorunlu olduğu, hastanın yaşam kalitesi ve sağ kalım süresinin uzatılması bakımından faydalı olduğu ileri sürülerek iptali istenilmektedir.


SAVUNMANIN ÖZETİ : Sağlık Uygulama Tebliğinin 4.1.9/1 maddesinde göre, Kurumca bedeli ödenecek olan ilaçların Kurumun resmi internet sitesinde yayımlanan “Bedeli Ödenecek İlaçlar Listesi”nde (EK-4/A) maddesinde belirtildiği, davacının talebine konu olan ilacın Sağlık Uygulama Tebliği Ek-4/A bedeli ödenecek ilaçlar listesinde yer almadığından dolayı söz konusu ilaç bedelinin ödenemeyeceği, tesis edilen işlemde hukuka aykırı bir yön bulunmadığı belirtilerek davanın reddedilmesi gerektiği savunulmaktadır.


TÜRK MİLLETİ ADINA


Karar veren Denizli . İdare Mahkemesince, önceden belirlenerek taraflara tebliğ edilen 24.09.2025 günlü duruşmaya davacı vekili 'in davalı idareyi temsilen 'ın geldiği görüldü. Taraflara usulüne uygun söz verilip açıklamaları dinlendikten sonra dava dosyası incelenerek, işin gereği görüşüldü:

Anayasanın 2. maddesinde; Devletin sosyal bir hukuk devleti olduğu vurgulanmış, 5. maddesinde; Devletin temel amaç ve görevleri; kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak olarak belirtilmiş, 17. maddesinin birinci fıkrasında ise; "herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir" hükmüne yer verilmiştir.

Yine Anayasanın "Sağlık hizmetleri ve çevrenin korunması" başlıklı 56. maddesinin üçüncü fıkrasında; "Devlet, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak; insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak, işbirliğini gerçekleştirmek amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenler" hükmüne, dördüncü fıkrasında; "Devlet,bu görevini kamu ve özel kesimlerdeki sağlık ve sosyal kurumlarından yararlanarak, onları denetleyerek yerine getirir" hükmüne, "Sosyal güvenlik hakkı" başlıklı 60. maddesinin birinci fıkrasında; "Herkes, sosyal güvenlik hakkına sahiptir" hükmüne, ikinci fıkrasında; "Devlet, bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar" hükmüne, "Devletin iktisadi ve sosyal ödevlerinin sınırları" başlıklı 65. maddesinde; "Devlet, sosyal ve ekonomik alanlarda Anayasa ile belirlenen görevlerini, bu görevlerin amaçlarına uygun öncelikleri gözeterek malî kaynaklarının yeterliliği ölçüsünde yerine getirir" hükmüne yer verilmiştir.

3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanununun "Temel Esaslar" başlıklı 3. maddesinin (k) bendinde ise; "Koruyucu, teşhis, tedavi ve rehabilite edici hizmetlerde kullanılan ilaç, aşı, serum ve benzeri biyolojik maddelerin üretiminin ve kalitesinin teşvik ve temini esas olup, her türlü müstahzar, terkip, madde, malzeme, farmakope mamulleri, kozmetikler ve bunların üretiminde kullanılan ham ve yardımcı maddelerin ithal, ihraç, üretim, dağıtım ve tüketiminin, amaç dışı kullanılmak suretiyle fizik ve psişik bağımlılık yapan veya yapma ihtimali bulunan madde, ilaç, aşı, serum ve benzeri biyolojik maddeler ile diğer terkiplerin kontroluna, murakabesine ve bunların yurt içinde ve yurt dışında ücret karşılığı kalite kontrollerini yaptırmaya, özel mevzuata göre ruhsatlandırma, izin ve fiyat verme işlerini yürütmeye Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı yetkilidir." hükmü öngörülmüştür.

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun "Sağlık hizmetleri ve diğer haklar ile bunlardan yararlanma" başlıklı 62. maddesinde; "Bu Kanun gereğince genel sağlık sigortasından sağlanacak sağlık hizmetlerinden ve diğer haklardan yararlanmak, genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişiler için bir hak, Kurum için ise bu hizmet ve hakların finansmanını sağlamak bir yükümlülüktür. Sağlık hizmetlerinden ve diğer haklardan genel sağlık sigortalısı ile bakmakla yükümlü olduğu kişiler yararlandırılır. Bu Kanun kapsamındaki kişilere sağlanacak sağlık hizmetleri ve diğer haklar ile kişilerden alınan primlerin tutarı arasında ilişki kurulamaz. " hükmü, "Finansmanı sağlanan sağlık hizmetleri ve süresi" başlıklı 63. maddesinde ise; "Genel sağlık sigortalısının ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin sağlıklı kalmalarını; hastalanmaları halinde sağlıklarını kazanmalarını; iş kazası ile meslek hastalığı, hastalık ve analık sonucu tıbben gerekli görülen sağlık hizmetlerinin karşılanmasını, iş göremezlik hallerinin ortadan kaldırılmasını veya azaltılmasını temin etmek amacıyla Kurumca finansmanı sağlanacak sağlık hizmetleri şunlardır: (...) b) Kişilerin hastalanmaları halinde ayakta veya yatarak; hekim tarafından yapılacak muayene, hekimin göreceği lüzum üzerine teşhis için gereken klinik muayeneler, laboratuvar tetkik ve tahlilleri ile diğer tanı yöntemleri, konulan teşhise dayalı olarak yapılacak tıbbi müdahale ve tedaviler, hasta takibi ve rehabilitasyon hizmetleri, organ, doku ve kök hücre nakline ve hücre tedavilerine yönelik sağlık hizmetleri, acil sağlık hizmetleri, ilgili kanunları gereğince sağlık meslek mensubu sayılanların hekimlerin kararı üzerine yapacakları tıbbi bakım ve tedaviler. (...) f) Yukarıdaki bentler gereğince sağlanacak sağlık hizmetleriyle ilgili teşhis ve tedavileri için gerekli olabilecek kan ve kan ürünleri, kemik iliği, aşı, ilaç, ortez, protez, tıbbî araç ve gereç, kişi kullanımına mahsus tıbbî cihaz, tıbbî sarf, iyileştirici nitelikteki tıbbî sarf malzemelerinin sağlanması, takılması, garanti süresi sonrası bakımı, onarılması ve yenilenmesi hizmetleri. (...)" hükmü yer almıştır.

Öte yandan, Sağlık Uygulama Tebliğinin "Reçetelere yazılabilecek ilaç miktarı" başlıklı 4.1.4 maddesinin dördüncü fıkrasında; "Bir ilacın Ülkemizde onaylanmış endikasyonu ve Kısa Ürün Bilgisinde tanımlanan dozu dışındaki her türlü kullanımı, Sağlık Bakanlığınca verilen endikasyon dışı ilaç kullanım onayı ile mümkündür.

a) Bir ilacın ülkemizde onaylanmış endikasyonu dışındaki her türlü kullanımı için Sağlık Bakanlığı tarafından yayımlanan “Endikasyon Dışı İlaç Kullanımı Kılavuzu”nda belirtilen esaslara da uyulacak olup, kılavuzda tanımlanmamış durumlar için hasta bazında Sağlık Bakanlığı endikasyon dışı ilaç kullanımı onayı aranır.

b) Kurum web sayfasında yayımlanan EK-4/D Listesinde yanında (*) yıldız işareti bulunmayan ilaçların, söz konusu listede ilişkilendirilen hastalıklarda kullanımı halinde Sağlık Bakanlığı endikasyon dışı ilaç kullanım onayı aranmaz.

c) Sağlık Bakanlığı tarafından verilen endikasyon dışı ilaç kullanım onaylarında, bu onay için süre belirtilmemiş ise rapor yenilenmesinde yeni onay aranmaz.

ç) Endikasyon dışı ilaç kullanım onayı aranacak ilaçlar için reçeteler ve sağlık raporları ilgili uzman hekim/hekimlerce düzenlenir.

d) Bir ilacın ülkemizde onaylanmış endikasyonunda tanımlı olmayıp, SUT’ta özel düzenleme olarak yer alan koşulu dışında kullanımı, Sağlık Bakanlığınca hasta bazında verilen endikasyon dışı ilaç kullanım onayı ile mümkündür.

e) EK-4/A Listesinde yer alan ve SUT’ta endikasyona dayalı özel düzenlemesi olan bir ilacın, bu düzenlemenin yürürlük tarihinden sonra Sağlık Bakanlığınca sonradan ilacın ülkemizdeki ruhsatlı endikasyonlarına yeni bir endikasyon eklenmesi halinde; ilacın eklenen yeni endikasyonda kullanımı, Sağlık Bakanlığınca hasta bazında verilen endikasyon dışı ilaç kullanım onayı ile mümkündür." hükmüne yer verilmiştir.


Dava dosyasının incelenmesinden; Serviks Uteri Kanseri tanısı bulunan davacı tarafından; tedavisinde kullanılan “Pembrolizumab” etken maddeli ''Keytruda'' isimli ilaca ilişkin bedellerin tedavi süresince teminatsız ve kesinti yapılmaksızın karşılanması istemiyle yapılan başvurunun Denizli Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünün 17/02/2025 tarih ve E-112187674 sayılı işlemi ile reddi üzerine anılan işlemin iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Uyuşmazlıkta; davacıya, tedavi gördüğü Hastanede "Serviks Uteri Kanseri" tanısı konulduğu ve hastalığının tedavisinin yapıldığı, aynı Hastane tarafından düzenlenen sağlık kurulu raporuyla ''Keytruda' isimli ilacın tedavide kullanımının uygun olacağının belirlendiği anlaşılmaktadır.

Bu durumda, davacının tedavisinin planlanmasında ve bu tedavide uygulanacak ilacın belirlenmesi noktasında, tedavisinin yapıldığı sağlık kurumunun (ya da hekimin) sorumluluğu bulunmakta olup, talep edilen ilacın kullanılmasında ve kullanılması sonrasında çıkacak sonuç ile bu ilacın kullanımının gerekip gerekmediği hususundaki mesuliyet, tedaviyi planlayan ve talepte bulunan sağlık kurumunda olduğundan, 1982 Anayasası'nın 56. maddesi uyarınca söz konusu ilacın temininin idarece yerine getirilmesi gerektiği, anılan ilacın kullanımının Sağlık Bakanlığı Türkiye Tıbbi Cihaz ve İlaç Kurumunca da kabul edildiği hususları dikkate alındığında, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu kapsamında genel sağlık sigortasından sağlanacak sağlık hizmetlerinden ve diğer haklardan yararlanmanın genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişiler için bir hak olduğu ve bu hizmet ve hakların finansmanını sağlamanın davalı idarenin yükümlülüğünde olduğu sonucuna varıldığından, ilaç bedellerinin davalı idare tarafından herhangi bir kesintiye tabi tutulmadan (kesintisiz olarak) karşılanması gerekirken aksi yönde tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle; dava konusu işlemin iptaline, aşağıda dökümü yapılan 2.493,20-TL yargılama gideri ile Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca duruşmalı işleri için belirlenen 36.000,00-TL vekalet ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, davalı tarafından sarf olunan ve aşağıda dökümü yapılan 370,00-TL yargılama giderinin davalı idare üzerinde bırakılmasına, artan posta avanslarının işbu kararın kesinleşmesinden sonra aidiyetine göre re'sen davacı ve davalıya iadesine, kararın taraflara tebliğine, tebliği izleyen günden itibaren 30 gün içinde İzmir Bölge İdare Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere, 06/10/2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.




Başkan Üye Üye

Yorumlar


bottom of page