top of page

Bronş ve Akciğer Malign Neoplazmı - TECENTRİQ (Atezolizumab) İlaç İçin Kazandığımız Olumlu Davanın Sonucu

T.C.

İSTANBUL

. İŞ MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2025/

KARAR NO : 2025/

HAKİM :

KATİP :

DAVACI :

VEKİLLERİ : Av. TÜRKER FATİH ÇİÇEK

DAVALI : SOSYAL GÜVENLİK KURUMU BAŞKANLIĞI

VEKİLİ :

MİRASÇILAR :

VEKİLİ : Av. TÜRKER FATİH ÇİÇEK

DAVA : İş (Kurum İşleminin İptali İstemli)


DAVA TARİHİ : 04/03/2022

KARAR TARİHİ : 22/09/2025

KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 28/11/2025

Mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılamasının sonunda,


GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Bronş ve Akciğer Malign Neoplazmı olduğunu ve Tecentriq (Atezolizumab) isimli ilacın bedelinin karşılanması için SGK'ya başvuru yaptığını başvurusunun reddedildiğini, hayatının tehlike altında olduğunu, bu nedenle ilgili ilaç için yapılan 23.864,83TL ilaç bedelinin ve tedavi giderlerinin kesintisiz olarak SGK tarafından karşılanması hususunda tedbir uygulanmasını ve ilaç bedellerinin tamamının kesintisiz olarak kurumca karşılanmasını talep ve dava etmiştir.


Davalı kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; kurum işlemlerinin usul ve yasaya uygun olduğunu, SGK tarafından 5510 sayılı kanun içeriği esas alınmak suretiyle kişilerin sağlık harcamaları finanse edilmekte olup bu aşamada hastalıkları ne şekilde tedavi edileceği dair yayımlanan Sağlık Uygulama Tebliği hükümleri tedavi açısından kılavuz değil hangi koşullarda geri ödemenin yapılacağı gösteren ve uyulması zorunlu olan bir düzenleme olduğunu, sayıştay denetime tabi olup sağlık uygulama tebliği haricinde işlem yapılması halinde işlem yapan personelin mali sorumluluğu bulunduğunu, beyanla davanın reddini talep etmişlerdir.


Davacı asil tarihinde vefat etmiş olup, mirasçıları davaya devam iradesi göstermiştir.

Mahkememizden verilen 12/09/2023 tarih ve 2022/81 Esas 2023/646 sayılı kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi'nin 24/12/2024 tarih ve 2024/146 Esas 2024/2631 Karar sayılı ilamıyla "...1-Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumundan dava konusu kanser hastalığının tedavisinde kullanıldığı belirtilen Atezolizumab etken maddeli Tecentriq ilaca ilişkin ilacın üretici firması/firmaları tarafından ruhsat başvurusunda bulunup bulunmadığı, ruhsat başvurusunda bulunmuş ise bu başvuruya ilişkin dayanak belgeler (faz çalışmaları, tıbbi araştırma ve görüşler ile vs. bilimsel veriler) ile Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumunca ruhsat verilmesi veya verilmemesine ilişkin bilimsel görüş, itiraz ve çekincelere ilişkin bilgi belge vs tüm kayıtların celp edilip dosyaya eklenmesine, ayrıca ruhsat verilmiş ise ne zaman ruhsat verildiği ve ruhsatın devam edip-etmediğinin sorulduktan ve endikasyon dışı ilacın kullanılmasının uygun görülmesine ilişkin tıbbi komisyon görüşleri,

2-Davalı SGK Başkanlığından dava konusu kanser hastalığının tedavisinde kullanıldığı belirtilen Atezolizumab etken maddeli Tecentriq ilacın SUT kapsamına alınması veya alınmamasına ilişkin tüm dayanak belgelerin (bu konuda alınan bilimsel görüş, komisyonun SUT kapsamına alınması veya almamasına ilişkin gerekçe ve görüşlerini içeren itiraz vs. çekincelerine ilişkin görüş, bilgi ve belgeler vs. tüm kayıtlar)

3-Davacıya ait tüm tedavi evrakları celp edilerek

Kanserin türü belirlenerek talep konusu dönemde ilacın sut kapsamında olup olmadığının araştırılarak, sut kapsamında ise sut şartlarını sağlayıp sağlamadığı, sut kapsamında değilse yukarıda açıklanan mevzuat kapsamında irdeleme yapılmak suretiyle; Kurumun bedelini karşıladığı tedavi yöntemlerinin davacının hastalığının tedavisinde kullanıp kullanılmadığı, bu tedaviler uygulanmış ise hastalığının ilerleyip ilerlemediği, davaya konu ilacın söz konusu kanser hastalığının tedavisinde hayati öneme haiz ve kullanılmasının zorunlu olup olmadığının, dolayısıyla kullanılmasının tıbben ve fennen sigortalının iyileşmesine katkıda bulunup bulunmayacağının, ilacın hangi tür kanser hastalarında hangi evrede ve hangi dozda kullanılacağının ve bu hususların nasıl belirleneceğinin, davaya konu ilaçla yapılacak tedavinin bilinen mevcut tedavi yöntemlerine göre daha etkin ve daha yararlı olup olmadığı, yaşam süresini uzatıp uzatmadığının açıklandığı (Somutlaştırıldığı) yaşam süresini uzatıyorsa kaynak gösterilmek suretiyle açıklanacak bilimsel verilere göre ortalama ne kadar uzattığı, kemoterapiyle birlikte ilaç kullanımı söz konusu ve hastalıkta gerileme söz konusu ise görülen faydanın standart tedavi yönteminden mi yoksa dava konusu ilacın da kullanımından mı kaynaklandığı, yargılama sırasında, davacının ölümünün söz konusu olduğu durumlarda, dava konusu ilacın tedavide kullanımının Kurumca bedeli ödenen tedavi yöntemi ve ilaçlara göre somut olarak sağladığı faydasının ne olduğu, gerekliliği, üniversitelerin tıbbi onkoloji bilim dalından alınacak sağlık kurulu raporu ile saptanmalı, bu saptama yapılırken dosya içinde mevcut görüş, karar ve raporlarda irdelenip varsa çelişkiler giderilmeli, ayrıca bu belirleme yapılırken iyileştirme kavramından anlaşılması gerekenin sigortalı hastanın sağlığına kavuşması ve hastalığın iyileşmesi hususu olduğu göz önünde tutulmalıdır. Ancak, hastanın sağlığına kavuşması ve hastalığın iyileşmesi hususları kuşkusuz mutlak bir şifa anlamına gelmez. Dava konusu ilacın bilinen mevcut tedavi yöntemlerine göre sürekli olarak daha etkin ve daha yararlı olduğunun ve kullanılmasının tıbben zorunlu bulunduğunun tıbbi yöntemlerle belirlenmesi yeterlidir.


Bu kapsamda yapılacak araştırmalar sonucunda; davaya konu ilacın anılan hastalığın iyileşmesi için tedavisinde kullanılmasının hayati öneme haiz ve bilinen mevcut tedavi yöntemlerine göre sürekli olarak daha etkin ve daha yararlı olduğu ve kullanılmasının tıbben zorunlu olduğu sonucuna varıldığı taktirde ise Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Başkanlığı, Sağlık Bakanlığı Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu Başkanlığı vb. kuruluşlardan sorulup rayiç fiyat belirlendikten sonra ilaç bedelinin uygunluğu yönünden ve katkı payını da irdeleyecek biçimde denetime elverişli hesap raporu alınarak sonucuna göre karar verilmelidir. Yargıtay 10. HD’nin 2023/7680Esas-2023/11166Karar, 2023/8220Esas-2023/129538Karar sayılı emsal kararlarıyla Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 29.11.2023 gün ve 2023/225Esas, 2023/1143 Karar sayılı kararları da bu doğrultudadır.


Somut olayda yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda araştırma yapılmak gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile açıklanan ilkelere uygun düşmeyen dava konusu olay bakımından “iyileştirme kavramından anlaşılması gerekenin sigortalı hastanın sağlığına kavuşması ve hastalığın iyileşmesi hususu olduğunu” hastanın sağlığına kavuşması ve hastalığın iyileşmesi hususları mutlak bir şifa anlamına gelmese de dava konusu ilacın bilinen mevcut tedavi yöntemlerine göre sürekli olarak daha etkin ve daha yararlı olduğunun ve kullanılmasının tıbben zorunlu bulunduğunun tıbbi yöntemlerle belirlenmesi gerektiğini göz ardı eden bilirkişi raporunun hükme esas alınmak suretiyle karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur..." şeklinde KALDIRILARAK mahkememizin yukarıdaki esasına kaydı yapılmıştır.

Kaldırma ilamı sonrasına yapılan yargılama sonucunda kaldırma ilamı doğrultusunda; mahkememizce kurum kayıtları getirtilmiş, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu'ndan ve ilgili SGM'den eksiklikler giderilmiştir.

Hali hazırda kaldırma ilamı öncesinde üniversite dalı anabilim dalı başkanlığından alınan rapor hükme esas almaya yeterli göründüğünden yeniden rapor alınmamıştır.

Anayasa'nın "Kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı" kenar başlıklı 17. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında:

"Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.

Tıbbi zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında, kimsenin vücut bütünlüğüne dokunulamaz; rızası olmadan bilimsel ve tıbbi deneylere tabi tutulamaz."

Anayasa'nın "Sağlık hizmetleri ve çevrenin korunması" kenar başlıklı 56. maddesinin üçüncü fıkrasında:

"Devlet, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak; insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak, işbirliğini gerçekleştirmek amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenler." denmektedir.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin "Hak ve Özgürlükler" başlıklı 1. bölümünün "Yaşam hakkı" başlıklı 2. maddesinin birinci bendi de "Herkesin yaşam hakkı yasayla korunur." şeklinde düzenleme içermektedir.

Yaşam hakkı kişiye sıkı sıkıya bağlı haklardan olup, sosyal güvenlik hukukunun temel ilkeleri ile birlikte bu durum değerlendirildiğinde, davacının yakalandığı kanser hastalığının tedavisinde gelişen tıbbi uygulamalar doğrultusunda kullanılması öngörülen, bilimsel olarak faydası ortaya konmuş ve davacının tedavi gördüğü hastane doktorları tarafından kendisine reçete edilmiş olan ve alınmış olan heyet bilirkişi raporuyla kullanılması tıbben zorunlu olduğu ortaya konulmuş olan ve SGK tarafından karşılanan ilaçlar arasında muadili bulunmayan TECENTRİQ (ATEZOLİZUMAB) adlı ilacın davalı kurum tarafından karşılanması gerektiği kanaatine varılmakla aksi yönde tesis edilen kurum işleminin iptaline karar vermek gerekmiştir.

Yukarıda belirtilen tespit ve gerekçeler dikkate alınarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.


HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklanacağı üzere;

Davanın KABULÜNE,

1-Davacılarının murisinin başvurusunun reddine dair Sirkeci Sağlık ve Sosyal Güvenlik Merkezinin tarih, sayılı işleminin İPTALİNE,

2-23.864,83-TL ilaç bedelinin davalı kurumdan alınarak davacılara miras payları oranında verilmesine,

3-Mahkememizce verilen ihtiyati tedbir kararı kapsamında karşılanan ilaç bedellerinin davalı kurum üzerinde bırakılmasına,

4-Davacı tarafından yatırılan peşin harcın hüküm kesinleştiğinde ve talebi halinde davacı tarafa iadesine,

5-Kurum harçtan muaf olduğundan istenmesine yer olmadığına,

6-Davacı tarafından yapılan 2.402,50-TL yargılama giderinin davalı kurumdan alınarak davacılara miras payları oranında verilmesine,

7-A.A.Ü.T. Uyarınca 30.000,00-TL vekalet ücretinin davalı kurumdan alınarak davacılara miras payları oranında verilmesine,

8-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,

Dair; kararın taraflara tebliğden itibaren 2 hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi'nde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 22/09/2025



Katip Hakim


Yorumlar


bottom of page