Meme Kanseri - Yulareb İlacı İçin Kazandığımız Davanın Sonucu !
- Av.Dr. Türker Fatih ÇİÇEK
- 9 saat önce
- 8 dakikada okunur
T.C.
KOCAELİ . İDARE
MAHKEMESİ
ESAS NO : 2025/
KARAR NO : 2025/
DAVACI :
VEKİLİ : AV. TÜRKER FATİH ÇİÇEK
DAVALI : SOSYAL GÜVENLİK KURUMU BAŞKANLIĞI
VEKİLİ :
DAVANIN ÖZETİ : Davacı tarafından, "Meme Malign Neoplazmı" tanılı rahatsızlığının tedavisinde kullanılan "Yulareb'' isimli ve "Abemasiklib" etken maddeli ilacın tedavi süresince kurum tarafından karşılanması istemli başvurusunun reddine dair Kocaeli Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezince tesis edilen tarih ve sayılı işlemin hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek iptali ile ödenen 42.820,00-TL bedelin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte iadesine karar verilmesi istenilmektedir.
SAVUNMA ÖZETİ : Davada adli yargının görevli olduğu, davacının kullandığı ilacın Sağlık Uygulama Tebliğine göre bedeli ödenecek ilaçlar listesinde yer almadığı, ilacın ödenmesine dayanak olabilecek yasal bir mevzuat olmadığı, dolayısıyla ilaç bedelinin karşılanmasının mümkün olmadığı, işlemin hukuka uygun olduğu, davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Kocaeli . İdare Mahkemesi'nce, duruşma için önceden belirlenen ve taraflara bildirilen 08/05/2024 tarihli duruşmaya, davacı vekili Av. vekili Av. ile davalı idare geldiği görüldü, taraflara usulüne uygun olarak söz verilip açıklamaları dinlendikten sonra, davalı idarenin usule ilişkin itirazları yerinde görülmeyerek işin esasına geçildi, dava dosyası incelenerek gereği görüşüldü: Dava; davacı tarafından, "Meme Malign Neoplazmı" tanılı rahatsızlığının tedavisinde kullanılan "Yulareb'' isimli ve "Abemasiklib" etken maddeli ilacın tedavi süresince kurum tarafından karşılanması istemli başvurusunun reddine dair Kocaeli Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezince tesis edilen tarih ve sayılı işlemin iptali ile ödenen 42.820,00-TL bedelin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte iadesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulunca kabul edilen ve Türkiye Cumhuriyeti Devletinin de tarafı olduğu İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin 3. maddesinde, "Yaşamak, hürriyet ve kişi emniyeti her ferdin hakkıdır."; 22. maddesinde, "Her şahsın, cemiyetin bir şahsı olmak itibariyle, sosyal güvenliği hakkı vardır; haysiyeti ve şahsiyetin serbestçe gelişmesi için zaruri olan ekonomik, sosyal ve kültürel hakların milli gayret ve milletlerarası işbirliği yoluyla ve her devletin teşkilatı ve kaynaklarıyla mütenasip olarak gerçekleştirilmesine hakkı vardır."; 25. maddesinin 1. fıkrasında, "Her şahsın gerek kendisi gerekse ailesi için, yiyecek, giyim, mesken, tıbbi bakım, gerekli sosyal hizmetler dahil olmak üzere sağlığı ve refahını temin edecek uygun bir hayat seviyesine ve işsizlik, hastalık, sakatlık, dulluk ,ihtiyarlık veya geçim imkanlarından iradesi dışında mahrum bırakacak diğer hallerde güvenliğe hakkı vardır." hükümleri yer almaktadır.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulunca kabul edilen ve Türkiye Cumhuriyeti Devletinin de tarafı olduğu İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin 3. maddesinde, "Yaşamak, hürriyet ve kişi emniyeti her ferdin hakkıdır."; 22. maddesinde, "Her şahsın, cemiyetin bir şahsı olmak itibariyle, sosyal güvenliği hakkı vardır; haysiyeti ve şahsiyetin serbestçe gelişmesi için zaruri olan ekonomik, sosyal ve kültürel hakların milli gayret ve milletlerarası işbirliği yoluyla ve her devletin teşkilatı ve kaynaklarıyla mütenasip olarak gerçekleştirilmesine hakkı vardır."; 25. maddesinin 1. fıkrasında, "Her şahsın gerek kendisi gerekse ailesi için, yiyecek, giyim, mesken, tıbbi bakım, gerekli sosyal hizmetler dahil olmak üzere sağlığı ve refahını temin edecek uygun bir hayat seviyesine ve işsizlik, hastalık, sakatlık, dulluk ,ihtiyarlık veya geçim imkanlarından iradesi dışında mahrum bırakacak diğer hallerde güvenliğe hakkı vardır." hükümleri yer almaktadır.
Bakanlar Kurulunun 10.07.2003 tarih ve 2003/5923 sayılı Kararnamesi ile yürürlüğe giren Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşmesi'nin 9. fıkrasında, bu Sözleşme'ye Taraf Devletlerin, herkese sosyal sigorta da dahil olmak üzere sosyal güvenlik hakkını tanıdığı belirtilmiş; 12. maddesinin 1. fıkrasında; "Bu sözleşme'ye Taraf Devletler, herkesin, ulaşılabilecek en yüksek fiziksel ve zihinsel sağlık standardına sahip olma hakkını kabul ederler." hükmüne yer verilmiştir; 2. fıkrasında, sözleşmeye taraf devletlerin bu hakkın tam olarak kullanılmasını sağlamak için alacakları tedbirler sayılmış; (c) bendinde, salgın; yöresel, mesleki ve diğer hastalıkların önlenmesi, tedavisi ve kontrolü; (d) bendinde ise hastalık durumunda herkese tıbbi hizmet ve tıbbi bakım sağlayacak koşulların yaratılması amacıyla taraf devletlerin gerekli tedbirleri alacakları hükme bağlanmıştır. 1451 sayılı Kanun ile kabul edilen ve 01.04.1974 tarih ve 7-7964 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile yürürlüğe giren Sosyal Güvenliğin Asgari Normları Hakkında Sözleşme'nin 7. maddesinde, "Sözleşmenin bu bölümünü tatbik eden her Üye, korunan kimselere sağlık durumları gerektirdiği zaman, bu bölümün aşağıdaki maddelerine uygun olarak, koruyucu mahiyette veya tedavi şeklinde sağlık yardımları yapılmasını teminat altına alır. "hükmüne yer verilmiş; aynı bölümde yar alan 10. maddesinde, yardımların en az neler olduğu sayma suretiyle belirtilmiş; bunlar arasında; hastalık halinde; evde yapılacak muayeneler dahil, pratisyen hekimler tarafından yapılacak muayene ve tedaviler; mütehassıs hekimler tarafından yapılacak hastanelerde yatarak veya ayakta yapılacak muayene ve tedavilerde hastane dışında sağlanabilecek tedaviler sayılmış, maddenin 3. fıkrasında, "Bu madde gereğince yapılacak yardımların, korunan kimsenin sağlığını korumaya, çalışma gücü iadeye, ve şahsi ihtiyaçlarını karşılayabilme kabiliyetini artırmaya matuftur."; 12. maddesinin 1. fıkrasında; "10. maddede belirtilen yardımlar vakanın devamı süresinde sağlanır; ancak, hastalık halinde her vaka için yardım süresi 26 hafta olarak tahdit edilebilir; şu kadar ki, hastalık ödeneği verilmesine devam olunduğu sürece, sağlık yardımları durdurulamaz ve uzun tedaviyi gerektirdiği milli mevzuatla kabul edilen hastalıklarda yukarıda yazılı sürenin uzatılması hükümler vâz olunur." hükmüne yer verilmiştir. 5013 sayılı Kanun ile kabul edilerek 16.03.2004 tarih ve 2004/7024 sayılı Kararname ile yürürlüğe giren Biyoloji ve Tıbbın Uygulanması Bakımından İnsan Hakları ve İnsan Haysiyetinin Korunması Sözleşmesi'nin 1. maddesinde, bu Sözleşmenin Taraflarının, tüm insanların haysiyetini ve kimliğini koruyacağı ve biyoloji ve tıbbın uygulanmasında, ayrım yapmadan herkesin, bütünlüğüne ve diğer hak ve özgürlüklerine saygı gösterilmesini güvence altına alacağı; 2. maddesinde, insanın menfaatleri ve refahının, bilim veya toplumun menfaatlerinin üstünde tutulacağı; 3. maddesinde, tarafların, sağlığa duyulan ihtiyaçları ve kullanabilir kaynakları göz önüne alarak, kendi egemenlik alanlarında, uygun nitelikteki sağlık hizmetlerinde adil bir şeklide yararlanılması sağlayacak uygun önlemleri alacakları; 4. maddesinde ise araştırma dahil, sağlık alanında herhangi bir müdahalenin, ilgili mesleki yükümlülükleri ve standartlara uygun olarak yapılması gerektiği kurula bağlanmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 2. maddesinde, Devletin nitelikleri sayılmış ve sosyal bir hukuk devleti olduğu vurgulanmış; 5. maddesinde, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğu sağlamak, kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak Devletin temel amaç ve görevleri olarak sayılmış; 17. maddesinin 1. fıkrasında, "Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir."; 56. maddesinin 3. fıkrasında," Devlet, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak; insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak, işbirliğini gerçekleştirmek amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet verilmesini düzenler."; 4. fıkrasında, "Devlet, bu görevini kamu ve özel kesimlerdeki sağlık ve sosyal kurumlarından yararlanarak, onları denetleyerek yerine getirir."; 50. maddesinin 1. fıkrasında, "Herkes, sosyal güvenlik hakkına sahiptir."; 2. fıkrasında, "Devlet bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar." 65. maddesinde, "Devlet sosyal ve ekonomik alanlarda Anayasa ile belirlenen görevlerini, bu görevlerin amaçlarına uygun öncelikleri gözeterek mali kaynaklarının yeterliliği ölçüsünde yerine getirir." hükümlerine ver verilmiştir.
663 sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin 27. maddesinin 2. fıkrasının (a) bendinde, "Görev alanına giren ürünlerin ruhsatlandırılması, üretimi, depolanması, satışı, ithalatı, ihracatı, piyasaya arzı, dağıtımı, 663 sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin 27. maddesinin 2. fıkrasının (a) bendinde, "Görev alanına giren ürünlerin ruhsatlandırılması, üretimi, depolanması, satışı, ithalatı, ihracatı, piyasaya arzı, dağıtımı, hizmete sunulması, toplatılması ve kullanımları ile ilgili kural ve standartları belirlemek, bu faaliyetleri yürütecek kamu ve özel hukuk tüzel kişileri ile gerçek kişilere izin vermek, ruhsatlandırmak, denetlemek ve gerektiğinde yaptırım uygulamak, laboratuvar analizlerini yapmak veya yaptırmak" Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumunun görev ve yetkileri arasında sayılmıştır. 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu'nun 3/K maddesinde, "Koruyucu, teşhis, tedavi ve rehabilite edici hizmetlerde kullanılan ilaç, aşı, serum ve benzeri biyolojik maddelerin üretiminin ve kalitesinin teşvik ve temini esas olup, her türlü müstahzar, terkip, madde, malzeme, farmakopemamülleri, kozmetikler ve bunların üretiminde kullanılan ham ve yardımcı maddelerin ithal, ihraç, üretim, dağıtım ve tüketiminin, amaç dışı kullanılmak suretiyle fizik ve psişik bağımlılık yapan veya yapma ihtimali bulunan madde, ilaç, aşı, serum ve benzeri biyolojik maddeler ile diğer terkiplerin kontrolüne, murakabesine ve bunların yurt içinde ve yurt dışında ücret karşılığı kalite kontrollerini yaptırmaya, özel mevzuata göre ruhsatlandırma izin ve fiyat verme işlerini yürütmeye Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı yetkilidir."hükmü yer almaktadır. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 62. maddesinde, "Bu Kanun gereğince genel sağlık sigortasından sağlanacak sağlık hizmetlerinden ve diğer haklardan yararlanmak, genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişiler için bir hak, kurum için ise bu hizmet ve hakların finansmanını sağlamak bir yükümlülüktür.
Sağlık hizmetlerinden ve diğer haklardan genel sağlık sigortalısı ile bakmakla yükümlü olduğu kişiler yararlandırılır. Bu Kanun kapsamındaki kişilere sağlanacak sağlık hizmetleri ve diğer haklar ile kişilerden alınan primlerin tutarı arasında ilişki kurulamaz."; 63. maddesinde, "Genel Sağlık sigortalısının ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin sağlıklı kalmalarını; hastalanmaları halinde sağlıklarını kazanmalarını; iş kazası ile meslek hastalığı, hastalık ve analık sonucu tıbben gerekli görülen sağlık hizmetlerinin karşılanmasını, iş göremezlik hallerinin ortadan kaldırılmasını veya azaltılmasını temin etmek amacıyla Kurumca finansmanı sağlanacak sağlık hizmetleri şunlardır: (...) b) Kişilerin hastalanmaları halinde ayakta veya yatarak; hekim tarafından yapılacak muayene, hekimin gereceği lüzum üzerine teşhis için gereken klinik muayeneler, laboratuvar tetkik ve tahlilleri ile diğer tanı yöntemleri, konulan teşhise dayalı olarak yapılacak tıbbi müdahale ve tedaviler, hasta takibi ve rehabilitasyon hizmetleri, organ, doku ve kök hücre nakline ve hürce tedavilerine yönelik sağlık hizmetleri, acil sağlık hizmetleri, ilgili kanunları gereğince sağlık meslek mensubu sayılanların hekimlerin kararı üzerine yapacakları tıbbi bakım ve tadaviler. (...) f) Yukarıdaki bentler gereğince sağlanacka sağlık hizmetleriyle ilgili teşhis ve tedavileri için gerekli olabilecek kan ve kan ürünleri, kemik ilgi, aşı, ilaç, ortez, protez, tıbbî araç ve gereç, kişi kullanımına mahsus tıbbî cihaz, tıbbî sarf, iyileştirici nitelikteki tıbbî sarf malzemelerinin sağlanması, takılması, garanti süresi sonrası bakımı, onarılması ve yenilenmesi hizmetleri.(...) hükmü düzenlenmiştir. Dava dosyasının incelenmesinden, Meme Malign Neoplazmi teşhisiyle İstanbul Başakşehir Çam Ve Sakura Şehir Hastanesinde tedavi gören davacı tarafından, tedavisi için uzman doktor tarafından önerilen "Abemasiklib" etken maddeli ve "Yulareb'' isimli ilaç bedelinin tedavisi süresince herhangi bir kesinti yapılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanması ve ödemiş olduğu ilaç bedellerinin iadesi istemiyle 25/12 /2024 tarihinde idareye başvurulduğu, bedeli talep edilen ilacın Sağlık Uygulama Tebliğinde yer almadığı ve bedelinin ödenmesinin mümkün bulunmadığı gerekçesiyle Kocaeli Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezince tesis edilen tarih ve sayılı işlem ile reddi üzerine anılan işlemin iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Somut olayda, dosyada bulunan bilgi ve belgeler incelendiğinde, davacıya tedavi gördüğü İstanbul Başakşehir Çam Ve Sakura Şehir Hastanesince "Meme Malign Neoplazmı" tanısı konulduğu ve hastalığının tedavisinin yapıldığı aynı Hastanenin uzmanları tarafından, tedavisinde kullanılmak üzere "Abemasiklib" etken maddeli ve "Yulareb'' isimli ilacın kullanımının uygun olacağının belirlendiği görülmektedir.
Bu durumda; davacının tedavisinin planlanmasında ve bu tedavide uygulanacak ilacın belirlenmesinin, tedavisinin yapıldığı sağlık kurumunun (ya da hekimin) sorumluluğunda bulunduğu, talep edilen ilacın kullanılmasında ve kullanılması sonrasında çıkacak sonuç ile bu ilacın kullanımının Bu durumda; davacının tedavisinin planlanmasında ve bu tedavide uygulanacak ilacın belirlenmesinin, tedavisinin yapıldığı sağlık kurumunun (ya da hekimin) sorumluluğunda bulunduğu, talep edilen ilacın kullanılmasında ve kullanılması sonrasında çıkacak sonuç ile bu ilacın kullanımının gerekip gerekmediği hususundaki mesuliyet, tedaviyi planlayan ve talepte bulunan sağlık kurumunda olduğundan, 1982 Anayasasının 56. maddesi uyarınca söz konusu ilacın temininin idarece yerine getirilmesi gerektiği hususları dikkate alındığında, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu kapsamında genel sağlık sigortasından sağlanacak sağlık hizmetlerinden ve diğer haklardan yararlanmanın genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişiler için bir hak olduğu ve bu hizmet ve hakların finansmanını sağlamanın davalı idarenin yükümlülüğünde olduğu sonucuna varıldığından, ilaç bedelinin davalı idare tarafından karşılanması gerekirken aksi yönde tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır. Öte yandan; 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 125. maddesinin son fıkrasında; "İdare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür." hükmüne yer verildiği, yukarıda açıklanan gerekçelerle hukuka aykırı bulunan dava konusu işlem nedeniyle davacının yoksun kaldığı 42.820,00-TL ilaç bedelinin ödeme tarihinden (27/12/2024) itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalı idarece davacıya ödenmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle;
Dava konusu işlemin İPTALİNE, ilaç bedeli olarak ödenen 42.820,00-TL'nin ödeme tarihinden (27/12/2024) itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalı idarece davacıya ÖDENMESİNE,
Aşağıda dökümü yapılan 2.508,20-TL yargılama giderinin davalı idare tarafından davacıya verilmesine,
YD itiraz aşamasında davalı idarece karşılanan ve aşağıda dökümü yapılan 780,00-TL yargılama giderinin davalı idare üzerinde bırakılmasına,
Artan posta ücretinin talep edilmesi hâlinde derhal, talep edilmemesi halinde kararın kesinleşmesinden sonra aidiyetine göre taraflara iadesine,
Kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca duruşmalı davalar için belirlenen 36.000,00-TL vekalet ücretinin davalı idare tarafından davacıya verilmesine,
Kararın taraflara tebliğinden itibaren 30 gün içerisinde İstanbul Bölge İdare Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere, 21/05/2025 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
BAŞKAN VEKİLİ Üye Üye
Commentaires